Danıştay, "Kıymetli madenler ile kıymetli taşların yurt dışına satılması" konusunda Cumhurbaşkanı'na çok geniş yetkiler verildiğini tespit etti. Bunu Anayasa'ya sığmayan bir güç kullanma olarak gördü. Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi'nin yargıçları da; "Cumhurbaşkanı'na ekonomik faaliyetlerin önemli bir kısmını etkileyen kararlar alabilme yetkisi verilmiş" soncuna vararak; "Geniş yetkiyi" iptal etti.
★★★
Nihayet!
Adalet uyandı.
Türkiye'nin dağından, yamacından, ovasından, toprağından, deresinden, denizinden çıkartılacak nadir metalleri, işleyip ya da işlemeden Amerikalı Donald Trump istedi diye satma kararı almak tek kişinin yetkisinden çıkartıldı.
★★★
ok geç kalındı.
Son 24 yıl içinde devletin madenleri, maden şirketleri, metal işleme firmaları, maden ruhsatları yerli ve yabancı özel şirketlere satıldı.
Amaç, ulviydi.
Kalkınma olacaktı.
Sonuç süfli oldu.
★★★
Madenler, değerli metaller, kıymetli mineraller doğamızı tahrip etmeden çıkartılacak. İşlenecek. Maden teknolojiye, o teknoloji sanayiye, sanayide dünya markası yaratacak bir maddi, manevi zenginliğe dönüşecekti. Olmadı; sömürge madenciliği hortladı.
★★★
Kötü örnekler yaşadık. Birini yazayım: Kısaltılmış adı "Eti-Alüminyum" olan Seydişehir Alüminyum Fabrikaları devletindi. 1973 yılında bölgenin boksit yatakları üzerinde kurulmuştu. Ortağı da Türkiye topraklarında maden aramalarına ve geliştirilmesine finansman bulsun diye 1935 yılında kurulmuş devlet bankası ETİBANK'tı.
★★★
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Seydişehir'deki boksit rezervlerinin değerini 1.5 milyar dolar diye açıklamıştı. Boksit rezerv yatakları Eti Alüminyum'un malıydı. Fabrika binaları, 400 lojmanının değeri de 1 milyar dolardı. Antalya Limanı da Eti-Alüminyum'undu, arsalarıyla birlikte Liman'ın değeri de 500 milyon dolardı. Oymapınar Barajı da Eti- Alümyum'un malıydı ve değeri de 1 milyar dolardı.
★★★
Yukardan aşağıya topladığınız zaman 4 milyar dolar değerde olan Seydişehir Alüminyum fabrikaları; barajı, limanı, lojmanları, arsaları, boksit maden rezervleriyle 2005 yılında sadece 305 milyon dolara "Kapalı zarf usulüyle" özelleştirilerek Cengiz İnşaat'a (CE-KA) verildi. Başbakan, bugünkü Cumhurbaşkanı idi.
★★★
Kamu İşletmeciliği Geliştirme Merkezi Vakfı, Metalürji Mühendisleri Odası, işçilerin örgütü Tes-İş Sendikası ve Konya Milletvekili Atilla Kart (CHP), "Bu satış kirli görünüyor ve hile kokuyor" diye düşündükleri için Danıştay'da dava açtılar.
★★★
Dava uzun sürdü.
Sonunda karar; "Eti-Alümünyum'un bu şartlarda özele satılması kamu yararına değildir" diye çıktı. Devlet adaletin kararına uymak zorundaydı. Özelleştirme İdaresi, "Bu devir danışıklıdır" diye dava açtı. Fakat ne hikmetse; dava sürerken, hiçbir gerekçe göstermeden "Davasından" vazgeçti. 4 milyar dolar değerindeki bu devlet malı (halkın malı) Danıştay'ın "Satış kamu yararına olmamıştır kararına" rağmen 20 yıldır bu firmadan alınmadı.
★★★
ok örnek var.
Birini daha yazayım.
Eti-Gümüş de devletindi. 2004 yılında 13 Ağustos günü; 20.6 milyon doları peşin alınarak 41.2 milyon dolara Yıldızlar Holding'e satıldı. Satıldığı gün kasasında; 17.9 milyon dolar nakit parası, 2.67 milyon dolar değerinde 11 ton gümüş stoğu ve 20.6 milyon dolarlık da taşınır, taşınmaz malı, mülkü vardı.
★★★
Madenlerimizi bulma, çıkartma, teknolojiye dönüştürme, o teknolojiden sanayi yaratma, o sanayiden bir dünya markası çıkartma bu özelleştirmeler ile olacaktı. Özelleştirme İdaresi, Başbakan'a bağlıydı. Başbakan da bugünkü Cumhurbaşkanı idi.
★★★
Eskişehir'de Beylikova'da dünya ölçüsünde kıymeti olan nadir metaller rezervi bulunmuş. Amerikalı Trump, bizim Cumhurbaşkanı'ndan bu nadir metalleri istemiş. Daha önce de in ve ondan önce de Rusya istemişler fakat anlaşmalar yapılamamış. Bizim ülkemizin şirketlerinden biri ya da bir kaçı ortaya çıkıp, "ABD, in, Rusya size ne oluyor, bu nadir metalleri biz çıkartırız, biz teknolojiye dönüştürürüz, o teknolojiyi yine biz sanayiye aktarırız, o sanayiden biz yine dünya markası üretiriz" diyemiyor.