Sözü dinlenir, bilgisine inanılır, tarafsızlığına güvenilir gerçek din adamları "Hac İbadetini" anlatırken şu cümleyi kuruyorlar: "Hac; insanlığın Allah'a yürüyüş destanını, her inanın kendi şahsında yeniden yaşamasıdır. Hac, Adem rolünü oynayan her bir insanın, yitirdiği cenneti aramaya çıkmasıdır"
O haberi her yıl okurum.
Bu anlatımı hatırlarım.
Cenneti yitirmiş insan.
Cennetini arıyor.
Önceki gün Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 2025 yılı "Hac ücret Tarifesi" yine "zengin hacı-yoksul hacı ayrımı yapılarak" duyuruldu.
Kabe manzaralı otel.
102.000 Riyal.
(933.000 TL.)
Kabe manzarasız:
66.000 Riyal.
(604. 000 TL)
Diyanet İşleri Başkanlığı, hacılar arasında niçin bu zengin-yoksul ayrıma izin vermek zorunda kalır Suudi Arabistan'ın dayattığı şartlar mı yoksa hac organizasyonundan birilerine gelir kazandırmak mı öne geçiyor Türkiye için verilen kontenjan 83.000 fakat hacca gitmek isteyen her yıl 200.000 artıyor Bu yüzden çok yüksek sayıda bekleyen var.
Diyanet İşleri BaşkanıAli Erbaş, Suudi Arabistan'a gitti, Hac ve Umre BakanıTevfik er-Rabiaile özel görüştü. 2024 yılı hac protokolü Cidde'de imzalandı. Türk hacı adaylarına2024 yılı için 65 yaş üstü ve 40 günlük bebeler dahil ancak 83 bin 430 kontenjan verebildikleri açıklandı. Oysa ülkemizde bu yıl 2 milyon 473 bin kişi hacı olmak için kuralara katıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı, hac yoluna yani cenneti aramaya çıkacaklar arasında seçim yaparken "zengin hacı- fakir hacı ayrımı" yapmadığını açıkladı. Hacı adayları arasında bekleme süreleri de dikkatte alınarak aynı şartlarda kura çekimine gidiliyor. Böylece ayrım kalkıyor ama "kura çekimi bitince; zenginsen VİP Hacı, zengin değilsen Kabe manzarası olmayan otel hacısı" ayrımı serbest piyasa ekonomisinin bir dayatması olarak başlıyor.
Arz ve talep ve piyasa. Bütün dünyada Müslümanların sayısı 2 milyarı geçti. Kabe ise tek kaldı. Hac kotaları konuluyor. Kraldan davetli olanlar kotaya takılmadan hacca gidebiliyorlar. Bütün bu kotalar, kraldan davetliler, 7 yıldızlı VIP oteller; "Kabe'nin kutsal mekan olarak"kalabilmesi duygusunu yaralıyor.
Bana söz düşmez.
Din adamlarımız var.
Onlar dile getirseler:
Kabe sayısı artırılsa!
Türkiye'de Konya'ya, İran'da Kum kentine Mısır'da Kahire'de. Irak'ta, Libya'da, Kenya'da Müslüman nüfusun yüksek olduğu Endonezya'da birer Kabe daha inşa edilse ve dünyada 1 Kabe değil 100 Kabe olsa bunun gerçeklemesi için de ilk adımı Türkiye'den Diyanet İşleri Başkanı, Türkiye'nin yetiştirdiği sözü dinlenir din adamları atsalar; "Her Müslüman Ülkeye Bir Kabe"reformunu gerçekleştirseler; işte o zaman büyük yenilik olmaz mı
Zaten bir tarikat, bu yeniliğin tatbikatını orta okul öğrencilerine yaptırmıştı. Bitlis'in Hizan İlçesi'nde ortaokulda kız ve erkek öğrencilere ihram (beyaz renkli dikişsiz bürgü) giydirdi. Sınıfın ortasına masa üstüne bir "