Annesinin kabrinde Namık Kemal

Muharrem ayı dualar, niyazlar, aşure ikramları ile cömertliğe, bolluğa ve berekete vesile oluyor.Afyonkarahisar'da Mevlana Hazretlerinin torunlarından Sultan Divanî Mehmet Çelebi Türbesinin bulunduğu Mevlevi Camii halk arasında Türbe Camii olarak bilinir. Cami içinde on beş sandukada Mevlevi mensupları bulunmaktadır. Cami kapısının bahçeye bakan cephesinde Vatan Şairi Namık Kemal'in annesi merhum Fatıma Zehra Hanım'ın kabri bulunmaktadır. Geçmişte dergâh, semahane olarak da kullanılan cami, Mevlevi geleneği tarihine ışık tutuyor. Geleneksel Sultan Divanî'yi anma ve kırk hatimli aşure kazanlarla pişirilip dualarla dağıtıldı. Caminin avlusunda dualarla, konuşmalar, mehter takımı gösterisi ve törenle kalabalığa aşure ikram ediliyordu. Karşımda Karahisar Kalesi heybetiyle tarihi hadiselerin irtisamı, tahaccürü ve tecessümü gibi öylesine duruyordu. Eteklerinde camiler, mescitler, medreseler, tarihi konaklar, eski ahşap evler, caddeler, sokaklar insanı maziye alıp götürüyordu. Kalabalıkta buğday isteyen ya da himmet bekleyenler misali aşure ya da istiğna ile duaya yönelen, kalbî hissiyatla tahayyüle dalanların, tefekkürü tadanların dünyası farklıydı... Mübarek bir mekânda kabri bulunan Fatıma Zehra Hanım'ın kabrine yöneldim. Bana sırtı dönük bir zat kabre bakarak dua ediyordu. Merakımı ve hayalimi sürükleyen tedai ile yaklaştım, dikkat ve taaccüple baktım. Kırk sekiz yaşlarında gür saçlarını arkaya taramış, bakımlı sakalı, düzgün çehresi, vakarlı duruşu ve temiz kıyafeti ile ellerini açmış, dudakları kıpırdıyordu. O, vatan ve hürriyet aşkının şairi Namık Kemal'den başkası değildi. Heyecanlandım! Yaklaşıp Valide Sultanı ziyaretiniz mübarek olsun desem, münasip düşmezdi. Efendim hoş geldiniz, şeref verdiniz... O da olmaz! En iyisi kendi şiiri ile hitap etmeye karar verdim. "Ne efsunkâr imişsin ah ey didar-i hürriyet Esiri-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten," Çekingen, titrek ve içli sesimin terennümü, onun tebessümüne vesile oldu... devam ettim. "Ne mümkün zulm ile bi-dâd ile imhâ-yı hürriyetÇalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten" tanıştık, mutlu ve memnun oldu. Batı felsefesi ve medeniyeti hakkındaki fikrini sordum Hürriyeti evla, âlâdır; sefahati ednadır, bu yüzden mimsiz, medeniyet tabiriyle "deniyyet" ifade edilmiş, dedi. Bediüzzaman tabiri dikkatini celp etti. Hayrul Haleflerimizden, evlad-ı fatihandır, dedi. Tanır mısınız