'2. Dünya Savaşına girmedik' değil, girdik ama nasıl

Bir mizansen tabii. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Adana gezisinde şeker bulamamaktan şikayet eden bir çocuğa güya demiş ki, "Ama babasız bırakmadım." Yani ülkeyi savaşa sokmadığımıza şükredin! Evet, savaşa girmedik, daha doğrusu giremedik, çünkü askeriyenin hali kelimenin tam anlamıyla dökülüyordu. Trakya'daki askerlerin sırtında Sultan 2. Abdülhamid zamanından kalma 1898 model tüfekler asılıydı. Toplarımız keza 1. Dünya Savaşından kalmaydı. Tank ve uçaklar külüstürdü. Bu sefil silah ve teçhizatla savaşa girsek Mehmetçiği diri diri fırına atmış olurduk. Nitekim Mareşal Fevzi Çakmak, durumumuzun vahametini açıklayıp ordumuzu yüklü miktarda silah ve teçhizatla donatmasını isteyince İngiltere Başbakanı Churchill şok geçirmiş ve 'Siz en iyisi hiç yerinizden kımıldamayın, savaşa da girmeyin, yeter bu bize' diye cevap vermişti. Görünüşte bizi defalarca zorlamışlardı savaşa girmeye ama Prof. Niyazi Berkes'in Unutulan Yıllar adlı hatıratında dürüstçe dile getirdiği gibi "Türkiye'nin harbe girmesini isteyen devlet yoktu." Berkes'e göre burada CHP'nin bir algı operasyonu karşısındayızdır: