CHP, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edildiği gün Kurultaydan vazgeçmemişti

Tuhaf bir heyecan yaşadığımız günler geçiriyorduk.

11 yaşımdaydım. Bursa'da, Tuzpazarı'nda şimdi yerinde yeller esen üç katlı bir ahşap evde oturuyorduk. Rahmetli babam sürekli cızırdayan Mendel marka bir radyodan ajans dinliyor, biz de kulak misafiri oluyorduk.

Demirel, İnönü, Bozbeyli gibi isimlere aşinaydık ama son zamanlarda Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan'ın isimleri de duyulmaya başlamıştı. Bunlar zaman zaman arkadaşlarıyla yakalanıyor, tutuklanıyor, hapisten kaçıyor, birilerini rehin alıyor, öldürüyor veya yaralıyor, arada banka da soyuyordu.

Halk, basının da pompalamasıyla dehşet içindeydi. Gazetelere de gün doğmuştu sanki. Manşetlerde şurada ortaya çıktılar, burada görüldüler, çatışmaya girdiler diye haberler boy gösteriyordu.

Sanki birazdan kapımız çalınacak ve ellerinde silahlarla bizim eve de girecekti müteakip yıllarda bol bol duyacağımız isimle 'anarşistler'.

Deniz Gezmiş'in yakalandığı haberini gazeteler yıldırım baskıyla duyurmuştu. Kamuoyu bir dehşet hissiyle dolmuştu.

İşte bu sırada Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan'ın idam edildikleri haberleri çıkageldi ve ortalık birden sakinleşiverdi. Tipi dinmişti.

Hakikaten ne olmuştu tam olarak

O karanlık günlerden itibaren zihnimde bir kaotik izlenim kümesi halinde varlığını muhafaza eden 197172 yıllarının fırtınalı tablosu 12 Eylül darbesine giden Türkiye'yi ilk gençliğinde idrak etmiş biri olarak zihnimde ürkütücü bir yer edinmişti. Sonra daha beterlerini gördük gerçi ama o tablo muhkem yere asılmıştı.

Sonradan öğreniyorum ki, 197172 yıllarında yaşanan hadiseler ne solcuların romantize ettiği gibi bir "ikinci kurtuluş savaşı" ne de resmi görüşün ileri sürdüğü gibi salt bir "anarşi"ydi.

27 Mayıs rejiminin getirdiği 1961 Anayasası gerçi sol akımların önünü açmıştı ama Türkiye'de iktidarı sağ almıştı: Âdil bir bölüşüm. İnönü'nün damadı gazeteci Metin Toker'in deyişiyle söylersek "Anayasa ve Toplumun yönetici aydın kadrosu sola açıkken, memleketin başına sola sımsıkı kapalı hatta sağa açık bir iktidar gelip oturmuştur."

Bu temel çelişki 12 Eylül darbesine kadar binlerce gencin hayatının baharında canından olmasına yol açacaktı. Onlardan biri de Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıydı. Tahrik etmiş, sokağa, hatta dağa sürmüş ama idamlarının ardından meyhaneye gidip kafayı çekmişlerdi.

Kimler mi Tabii ki sol görüşlü aydınlar.

Peki, Deniz Gezmiş ve iki arkadaşı haksız yere mi idam edilmişti

Solcuların kafaları nasıl karıştırmayı başardığına bundan daha çarpıcı bir örnek bulmak kolay değildir.

İdamlar haksız mıydı

Eski Adalet Partisi milletvekili Ertuğrul Mat'ın Demokrasi Yolunda Karınca Misali: İstanbul ve Ankara Günleri adlı hatıratında delilli cevapları bulunca sizinle paylaşmak istedim. Meselenin epeyce objektif açıklamalarından biri var aşağıda özetleyeceğim satırlarda (cilt 1, Ank., 2015, s. 263 vd.).

1969-73 yıllarında AP milletvekili olarak Mecliste bulunan Ertuğrul Mat, solcu çevrelerin 'adam öldürmediler ki, sadece yaraladılar, asılmaları haksızdı' savunmasına karşılık şunları yazmış:

"Devletin müesses nizamına karşı girişilen bu isyan teşebbüsü dün de suçtu, bugün de suçtur. O tarihte bu isyanın bedeli bizde idamdı."

Bir iddia da Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yani 3 kişinin Menderes ve arkadaşlarına, yani 3 kişiye karşılık olarak seçildiğidir (3'e 3, intikam!). Aynı söylentilere göre Mecliste "3'e 3" diye bağıranlar olmuştur. Hâlbuki böyle bir bağırma hadisesi vuku bulmamış, bunlar sol basının bir uydurması olarak yayılmıştır. TBMM tutanakları incelendiğinde böyle bir söz edilmediğini herkes görebilecektir.

TBMM'deki ilk idam oylamasında 53 red oyu çıkmıştı. Mehmet Ali Aybar ve Celal Kargılı'nınki düşüldüğünde CHP'li olup da idamlara red oyu verenler 51'e iniyordu. Oysa CHP'nin 142 vekili vardı. Diğer 91 CHP'li vekil ne yapmıştı

Mecliste idam kararları onaylanınca İnönü soluğu Anayasa Mahkemesi'nde alacak ve AYM sürpriz bir kararla infaz kanununu şekil yönünden 7'ye karşı 8 oyla iptal edecekti.

Top yine TBMM'deydi. AYM'nin belirttiği eksiklik giderilip yeniden oylama yapıldığında 53 olan red oyu 48'e düşecek, kabul oyları da 238'den 273'e yükselecekti. Böylece CHP içerisinde red oyu verenler azalmış, kabul oyu verenler çoğalmıştı.