Mutluluğun 100 resmi

"BİRÇOĞUMUZUN düşündüğünün aksine mutluluk, bize olan bir şey değildir; bizim gerçekleştirdiğimiz bir şeydir" Macar asıllı ABD'li ünlü psikolog Mihaly Csikszentmihalyi mutluluğun tanımını böyle yapar Geliştirdiği Akış Kuramı ile bir adım daha atar, "Kişinin o anda meşgul olduğu eyleme kendini kaptırmış olma halidir" diye de gerisini getirir Bir eylemi değil, bir durumu içerdiğinden söz eder. İnsanların, kendilerini meşgul eden eylem veya içinde bulunduğu durum sayesinde o an etraflarında olan bitenden keyif alma hali olduğunu belirtir... Egonun tükendiği, bütün zamanların akıp gittiği, caz müziği çalar gibi tüm varlığınızla işin nehrine kendinizi bıraktığınız durumu tarif eder. Tam da tanımladığına uyan şekliyle önceki gün çok mutluydum O denli ki, 17 yaşında gazetecilik mesleğine başlamış, yaşamının ağırlıklı bölümü bu meslekte geçtiği için de mutsuzlukları aktarmak zorunda kalmış basın mensubu olarak, ender günlerimden birini yaşadım Ciner Grubu olarak, Hatay'ın merkez ilçesi Antakya'da yapımını tamamlayıp anahtar teslimi yaptığımız konutların anahtar tesliminde yaşadıklarım için söyleyeceğim tek cümle var: "Şükür bu günü gördüm" BAYRAM HAVASI GİBİ Her bir sürecinin içinde bizzat bulunduğum Hatay'ın Antakya ilçesinde, Expo alınana yakın mevkide kurulan Ciner Mahallesi'nde önceki gün yaşadıklarım, o güne kadar bana sunulmuş en mutlu günlerden biriydi. Günün erken saatlerinde çevre hareketlendi. Önceden belirlenen kıstaslara uyan kişiler arasından Hatay Büyükşehir Belediyesi ile Hatay Koordinatör Valiliğinin işbirliği içinde tespit edilen depremzedeler, Ciner Mahallesi'ne gelmeye başladı. Beni en çok etkileyen ise depremzedelerle birlikte, evlerin son temizliği için çabalayan emektar kadınlardan, elinde kürekle kan ter çalışan son düzenleme için çırpınan işçisine kadar herkesin bayramlık kıyafetlerini giyip gelmiş olmasıydı YOK OLANI YENİDEN BULMAK Önce bir anne ve çocuğu dikkatimi çekti. Eşi ve bir çocuğu depremde vefat etmiş; yatalak bir anne ve iki küçük çocuğu ile baş başa kalmış Evleri tamamen yıkılmış, uzun süre çadırda yaşam sürmüş. Kendisine tahsis edilen evi görmek istedi; birlikte gittik Küçük çocuk kay kayları görünce annesini oyun parkına doğru çekiştirdi. Sevinç çığlıkları atarak kay kaydan aşağı doğru süzülen çocuğun o anı etkileyiciydi. Mutfak malzemelerinden, salon takımlarına, klimasından buzdolabına, ısıtma sistemlerinden yatak odası ve dolaplarına kadar her bir şeyin hazır olduğunu görünce şaşırdı. Buzdolabını açtığında içinin dolu olduğunu gördüğünde ise önce kolları, sonra dudakları titredi Gözyaşları boşalırken söyledikleri gözlerimi doldurdu: "Elinizde var olanın bir anda yok olup gittiği sırada, daha iyisine kavuşmanın ne olduğunu biliyor musunuz O kadar yaralıydım ki, bana büyük bir pansuman oldu" Gözyaşlarımı tutup, "Hayırlı olsun" diyerek kendimi dışarı attım DOKUZ NÜFUSUN YÜKÜ Törenin yapılacağı meydana doğru yürürken güler yüzlü bir kadın önümü kesti Kızını depremde kaybetmiş; iki çocuğu kendisine; üç çocuk da kendisinin varmış. Yatalak annesi ve yaşlı babası ile 9 nüfus üç aydır bir öğrenci yurdunun odasında kalıyormuş. Kendisine verilen evin içine girdiğinde kendini tutamadı. Csikszentmihalyi'yi de o an anımsadım Mutluluk bizde olan değil, bizim gerçekleştirdiğimizdir