Büyük kaybın son tamponu

BİR grup uluslararası ilişkiler çalışan arkadaşım, "Sevgililer günü sonrasında Ruslar işgal eder mi" diye aralarında tartışırken, bunun imkansız olduğunu söylemiştim. Son iki gündür yaşanan gelişmeler de beni haklı çıkarıyor İddiamın nedeni de elimde güçlü bir veri olmasından değil; Kremlin'in bugüne kadar sergilediği davranışı geriye doğru irdelemekten kaynaklı. Şunu baştan söylemeliyim, birilerinin iddia ettiği gibi Rusya'nın Ukrayna'yı işgal edip, Kiev'i ele geçirme gibi bir planı olduğunu da sanmıyorum. Çünkü buna ihtiyacı yok GERİLEMEYİ DURDURMAK Rusya'nın tepkisi 1980'li yıllardan itibaren ezeli rakibi batı karşısında adım adım yaşadığı geri çekilmeyi bir noktada durdurma çabası. Bir de savunma sisteminin en önemli unsuru olan, sürekli olarak önünde bir "tampon bölge" yaratma uğraşının getirdiği davranışın yansıması. Bölgeyi çok iyi bilen ve uzun yıllar Kafkasya ve Rusya üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Prof. Dr. Mitat Çelikpala ile dün sohbet ederken şu soruyu yönelterek konuya girdi: "Rusya'nın 1970'li yıllardaki sınırı neresiydi" Yanıtını da kendisi verdi: "Berlin Duvarı" 1989'DAN BERİ GERİ BASIYOR Çelikpala'nın da vurguladığı gibi, Berlin Duvarı'nın 9 Kasım 1989'da yıkılmasından sonra sürekli geri çekildi. Rusya ile batı arasına koyduğu her bir tampon bölge ardı sıra kaybedildi. Macaristan, Polonya, Bulgaristan, Romanya, Gürcistan derken, beş yıl önce Ukrayna'nın 50'sini, bugün de 85'ini yitirdi. Geriye Ukrayna içinde kendisine destek veren, bugüne kadar da zaten Kiev yönetimi ile sorun yaşayan ayrılıkçı grupların yoğun yaşadığı güneyde Donetsk, kuzeyde Luhansk özerk cumhuriyetlerinden oluşan ve Donbass adı verilen bölge kaldı. Devlet Başkanı Putin, Rusya'nın itibarını yeniden kazandırmak, eski Sovyet gücünü yeniden tanımlamak için ardı sıra adımlar atmaya başladı. Abhazya, Osetya ve Kırım adımları bunun yansımasıydı. İki görevi birden yerine getiriyordu İlki batıya daha fazla ilerlemenin getireceği sonucu göstermek, ikincisi de Rusya ile batı arasına tampon koymak. Başarılı da oldu Şimdi ikinci adıma geçildi. Kırım ve Osetya'da yaşananların benzeri bugün Donbass bölgesinde hayat buluyor. DERJAVA KURAMI Prof. Dr. Çelikpala, bunu Rus emperyal devlet sistemini tanımlayan ve Rusça "tutmak" manasına gelen, "samoderjat" veya Rus devletini yeryüzünde itibarlı halde tutma anlamına gelen Kremlin'e özgü "Derjava" yaklaşımına bağlıyor. Putin, dünyada üç devletin Rusya, Çin ve ABD'nin Derjava olduğunu; yani kimseye danışma ihtiyacı olmadan karar alma yetisine sahip ülke kabul ediyor. Bu süreçte onları muhatap görüyor; onun dışında kendisine başka bir ülkeyi muhatap veya arabulucu olarak kabul etmiyor... O nedenle ABD dışındaki tüm batı Avrupa ülkeleriyle arasına uzun masa mesafesi koyuyor. AVRUPA'YI MUHATAP GÖRMÜYOR ABD dışında iyice gerilemiş, güvenlikle ilgili güç sorunu yaşayan ve karar alma mekanizmaları iyice laçkalaşmış AB de bu süreçte aktif rol alamıyor. Kremlin de bunu gördüğü için hem karşısında ciddi gerilemeye düştüğü ABD'ye karşı dik durma eylemi gösteriyor. Batı Avrupa ülkelerinin patinaja düşmüş hali karşısında her ziyaret sonrası sinirlere oynayan bir karar aldırıyor; uzun masa uygulamasında bulunduğu Fransa ve Almanya cumhurbaşkanlarının ziyaretinin hemen ardından Rusya Meclisi Duma'nın, Donbass bölgesindeki iki özerk cumhuriyetin bağımsızlığını tanıması yönünde karar alması da bunun bir yansıması olarak karşımızda duruyor. RUSYA İŞGAL ETMEZ Prof. Dr. Çelikpala'ya bu aşamada ABD ve batı Avrupa ülkelerinde sürekli farklı tarihler verilerek tekrarlanan, "Rusya Ukrayna'yı işgal edecek" yaklaşımını sordum. Nitekim ABD basını