Ya içindesindir hendeğin, ya dışında...

Mikronezya'nın kutsal diktatörü Muktedir Makropiç'in lanetli soyundan, yani on çocuğu olmasına karşın hanedanını sürdürecek çapta bir erkek vâris yokluğundan daha önce söz etmiştik. Ulu Çoban'ın işte bu çapsız erkek evlatları arasından en çapsızı, bırakın kapalı kapılar ardında fısıldayan muhalefeti, Yol Partisi'nin yolsuz yoldaşlarının bile ezikliğine tahammül etmekte güçlük geçtiği, zaten Muktedir Makropiç'in bile zaman zaman sabrının taşıp kafa göz giriştiği Muktebis Makropiç'ti. Muktebis Bey, nazenin bir vârisimsiydi. Görünümü güven vermediğinden adeta çocuk yaşta, apar topar baş göz edilmiş, neyse ki birkaç Mikropiç'in babası olmayı başarmıştı. Hayatta en sevdiği şey, altına çekilen birbirinden afili arabaları tahsisli şoföre bırakmayıp kendi kullanmaktı. Son zamanlarda bu zevki doyasıya yaşıyor; çünkü kakao yokluğuna eklenen akaryakıt kıtlığı yüzünden Şeş Taahhüt Kumpanyası'nın paralı yollarından ancak Saray erkânı ve Yol Partili yozdaşların arabaları geçebiliyordu. Makropiç'in vârisimsi oğlu bu bomboş yollarda gaz pedalını köklediği bir gün, karşısına başıboş bir sığır çıktı. Araba hayvandan zarar görmesin diye direksiyonu kıran Muktebis, anca beraber kanca beraber yol kenarındaki derin hendeğe uçtu.Yoldan geçen alımlı çalımlı bir kadın Yoldaş, olanları görmüştü. Pahalı arabasını durdurup yardıma koştu. Hendekteki arabasından çıkıp sürünerek yola tırmanmaya çalışan Muktebis'i görünce tanıyıp, telaşla sordu:"Beyefendi, iyi misiniz"Vârisimsi biraz şaşı bakıyordu, ama "İyiyim, iyiyim... " diye inledi.Alımlı kadın, Muktebis'in koluna girip arabasına sürüklerken, "Evim şuracıkta, sizi götürüp iyice bir muayene edeyim!" dedi.