Son prova

Hayatı prova ile geçen insanlar vardır. Ömürleri, kendilerine biçtikleri amaca hazırlanmakla tükenir. Ancak vardıkları değil, varacakları yer önemlidir hep. Hep yeni bir amacın, biçimin peşinden koşarlar. Kimi kez aşarlar engelleri, kimi kez aşamazlar. Ama "genç" kalırlar. Çünkü her an sorgulamaktadırlar kendilerini, yenilemektedirler. Düşünceleri durgunlaşmaz. İçlerinde hep daha güzel günlerin umutlarını taşırlar. Türkiye, prova ile geçen yaşamların ülkesidir. Bunu görebilmek için, kişinin de "provada" olması gerekir. Ne var ki pek çoğumuz artık öyle değil. Kimisi bıkkın, hoşnut olsa da olmasa da son durağa varmış, kimisi kanıksamış; düş yıkımı, hayal kırıklığı ve doyumsuzluk, hakkından gelmiş kimimizin...İçlerinde bir yorgunluk, bir hüzün. Yaşları ne olursa olsun, hepsi yaşlı, yaşlı başlı onların. Gerileyen gençliklerini vitamin haplarında, "light" yiyeceklerde, spor salonlarında arıyorlar. Oysa tükenen sadece merakları. Anlamıyorlar.YA SİZYa siz nasılsınız Provada mısınız, yoksa geride kaldı mı ilk sahne heyecanınızÖrneğin İstanbullu hemşerilerim, söyleyin bakalım, ne kadar zaman oldu siz Beyoğlu'na çıkmayalı Çiçek Pasajı'na uğramayalı, kokoreç yemeyeli, Balık Pazarı'ndan alışveriş etmeyeli ne kadar zaman oldu Ne kadar zaman oldu, İstanbul üstüne çocuk bakışlarınızı yöneltmeyeliOysa birer şiirdir, İstanbul'un bu sokakları. Manavların ve balıkçıların sergileri, üç boyutlu natürmort tabloları gibi sunulur müşterinin beğenisine. Kaldırımlara oturur, birer bira, midye tava söylersiniz. Balıkçı kedileri alışıktır acılıya... Kokoreçinizin bir parçasını, kocaman bir tekirle paylaşmanın zevkini tattırır insana.KÂĞIT MENDİL MÜLKİYETİBacak kadar bir piç kurusu yaklaşır masanıza, bir süre sonra. Gözleri fıldır fıldır, sümüğü hafifçe akmaktadır. Bedenine büyük gelen yırtık pantolonunu ikide bir yukarı çeker, size mendil paketleri uzatır. "Kaç para" dersiniz, yanıt "Ne verirsen abla!" diye gelir. Dayanamaz, alırsınız. O gider, iki dakika sonra başka bir bacaksız belirir. Kâğıt mendil koleksiyonu yapmaya niyetiniz yoksa, yeni bir alışverişe girmeyip, ilkinden aldığınız mendil paketlerini, başkasına satması için ona armağan edersiniz. Sevinir. Tam gidecekken durur, yanındaki öteki bacaksızla konuşur ve size dönüp sorar: "Paketlerden birini arkadaşıma verebilir miyim"Çünkü paranın değerini öğrenmiştir, ama henüz mülkiyet duygusu yoktur. Kendisine verilen bir mendilin bile, gerçekten malı olduğuna inanç getirememektedir. DÜŞ ÜLKESİNDE TEZEKTEN TARTI Evet, birer şiirdir Beyoğlu, Çiçek Pasajı, Balık Pazarı. Plastik beyin takımları, sentetik aydınlar uğramaz buralara. Çünkü onlar, suya düşen yağ parçacıkları gibidirler, halk arasına karışmaz, ama her daim üste çıkıp akıl öğretir, çıkmaz sokakları "yol" diye gösterirler...Oysa Nevizade Sokağı'nda, vitrinlerinde beyaz peynir ve tereyağından başka halk