İsmet İnönü anlatıyor: İstiklal Savaşı ve Lozan (5)

"Büyük Millet Meclisi açıldığı zaman memlekette Büyük Millet Meclisi hareketine, Anadolu'da bir hükümet teşkiline karşı her tarafta isyan tohumları vardı. Bir türlü tükenmez!Meclis açılıncaya kadar iç isyanlarla uğraşmaya başladık. Bilhassa ortadan (İç Anadolu'dan) garba doğru en çok. Şayanı hayret bir surette, iç isyanların tertibi, sloganı ve işlemesi vardı. Bir yerde kalkarlar:'Padişah istiyoruz! Sevmiyoruz Büyük Millet Meclisi'ni Kimdir onlar' (diye) mukavemet ederler, yol keserler, taarruz ederler. Ne bulursak, elimizde ne varsa göndeririz.Ben, ilk Millet Meclisi hükümetinde Erkanıharbiye reisi seçildim. Hareket derler, göndeririz. Bir tabur gönderirim bir yere. Kumandanı çağırırım, talimat veririm:'Gideceksin, adamlar geleceklerdir, dinden imandan bahsedecekler, ondan sonra padişahın fermanından bahsedecekler. Padişahla işimiz yok, Büyük Millet Meclisi'yle var. Millet, iradesini eline aldı. Memleketimizi kurtaracağız! Bunu yapacaksın...'EN BÜYÜK DÜŞMAN: CEHALET VE VASATLIKEmir verdiğim, talimat verdiğim binbaşı veya yarbay:'Başüstüne efendim.' der. 'İşin bitti mi' derim. 'Bitti.''Sen bütün bu söylediklerimi yapmayacaksın.' derdim, 'Ben seni görüyorum, niçin yapmayacağını...''Yapacağım efendim.''A, bak! Niçin yapmayacağını söyleyeyim sana. Şimdi sen oraya gideceksin, köylü kâmilen sana karşı çıkacak, tekbirler getirecek, başımız üstünde yerin var, nedir istediğiniz diyecek... Tabii, tabii... Evet, evet... diyecek. Ondan sonra, bizim de başka istediğimiz yok diyecekler. Senin taburun kaç kişi 350 kişi. 350 kişiyi dağıtacaklar. Silahlarıyla misafir edecekler ve bir gece basacaklar, hepinizin silahlarını alacaklar. Seni ne yapacaklar bilmem... Ama sen buraya geleceksin, ceza göreceksin.''Yapmam efendim, olur mu, biz aldanır mıyız''Kulağında kalsın, sen bunu yapacaksın!'ASKERİ ZEHİRLEMEKYani, bunu söyleyip isyanı bastırmak üzere gönderirim. Üç gün sonra kumandan bey, binbaşı bey bana yalnız başına gelir. Boynu bükük. 'Nasıl oldu efendim''Dediğiniz gibi oldu.''E, söyledim sana, çaresini de söyledim. Gelecekler, söyleyecekler, tamam...''Biz taburu bir yere yaymadık. Burada başında bulunur, dışarda ordugâh kurarız, yaparız...''Hükümetin, meclisin istediğini yapın. Tedbir bundan ibaret. Bırakıp kumandayı, askeri evlerde zehirlenmeye serbest bıraktın mı, netice bu olur!'Yani böyle kaybetmiş.Çetecilikten gelen insanların iç isyanların bastırılmasında mühim bir rüçhanı vardı. Mühim rüçhan şuradan geliyor: Çerkez Reşit Bey (Çerkez Ethem'in ağabeyidir)'e sormuştum:SUÇ ORTAKLIĞINA SADAKAT'Ben asker gönderiyorum; avutuyorlar, aldatıyorlar, dağıtıyorlar... Siz çeteyle gidiyorsunuz bir yere, 300 kişi gitmişseniz 350 kişi olup çıkıyorsunuz. Nasıl şey bu Bulunduğunuz yerden 50 kişi daha kuvvet alarak çıkıyorsunuz, daha kuvvetli olarak... Bu nasıl oluyor''A, kolayı