Mine Alpay Gün

Milli Gazete

Değişmeyen Ne Kaldı

İnsanlar artık çoğu şeyin değiştiğinin farkına varmalı. Siyaset sadece siyaset değil. Çıkar çatışması, holding çalışması, şirketleşme. Siyasi davaların modası çoktan geçmiş. Her parlayan siyasi liderin çevresini saran, her devrin çıkarcıları. Son gezisinde bir siyasinin, yanına iktidarın önemli gazetecilerini alması parti tabanınca eleştirildi. Ne

Bayramın renklerini toplamak

Nisan yağmuru gibi bayramın renklerini toplamak, Hepimizin başvurduğu olgu muhtemelen. Aslında bayramdan önce bir ay bayramı yaşadık. Ayrı bir zaman tünelinde idik. Oruçla, namazla, kutlu kitapla; her gün bayramdı. Fakat o geçmişin beşiğine tutunup sallanmaktan kopamadık. Bahar esintilerinin yüreğimize yerleştirdiği kareleri, mazinin renkleri ile y

Değerleri inşa edemez isek

Hayran olunan hayatlar, Zengin iş adamı. Görkemli düğünler, takılar. Hayalperestlerin akıllarını başlarından alan abartılı görüntüler. Sonra o iş adamlarıyla ilgili yolsuzluk haberleri. Ülkeleri dolandıranlar, yalan söyleyenler, zenginliğini haram para ile kuran karton şatolarında pırıltılı hayatları ile başkalarını kandıranlar. Bu kötü karakterler

Son kale, kayınvalide

Efsane kadın vefat etti. Çocuklarımın, torunluğu bitti. Bizlerin de evlatlığı onun gidişi ile nihayetlendi. Başımızdaki sonuncu çınardı. Sırtımızı yasladığımız güvenli kale, sağlam burçtu. Hayatı efsane idi. Zira o bir Kur'an sevdalısı, namazın kara sevdalısı idi. Hiç sevdiği yemek yoktu, ilaçlarını içecek kadar çok az yerdi, zikirle doyardı. En se

Temel Katın Sakini

İlk temelden başlamışlardı. Eşi işteyken kazma onun elindeydi. Güçlü kuvvetli kadın; kayalık taşlık araziyi un gibi dağıtıyordu. Balyozu vurdukça parçalanan her taş, yeni kurulan yuvalarının karanlık tünellerini aydınlatıyordu. Ne kadar zor olmuştu, temel üzerinde yükselen ilk kat. Yıllarca orada çocuklarını toplamış, bir mutluluk masalının senfoni

Ne Büyük Lütuf

Ç ocuk sesleri gelmekte evinden. Kapısı önünde kediler oynamakta. Komşuları hiç eksik olmamakta. Pandeminin en yoğun günlerinde, herkesin gidip geleni kesildiğinde. Ya da en yakınları bile misafir etmekten çekinildiğinde. Onun beton merdivenlerle inilen küçük bahçesi kalabalıktı. Hatta bir keresinde komşu kadınlara bakışlarımla söylenmiştim; "Ama b

Merhamet Eylemi

Kara kara düşünmekteydi. Onları bir türlü mutlu edememekteydi. Dişini tırnağına takıyor, silip süpürüyor, Envaı türlü yemekleri hazırlıyordu. Lakin robot gibi yemekte, ne annelerine teşekkür etmekte, ne nimetin sahibini anmak akıllarına gelmekteydi. Okulda da kendi çocuklarından iki düzine vardı. Öğrencileri teneffüslerde ok gibi fırlıyor sadece ka

İşsiz gencin kendisinden çok yandığı

Aslında umursamaz görünse de Üzerinde dolaşan bakışların acımasızlığından yorulmaktaydı. Yakınları için bu bakışlar keder doluydu bunu bilmekteydi. Lakin etrafın bazen sözlü uyarısını duyurma çabası iyice canını yakmaktaydı; "Bir işe giremedi, boş gezmekte." Bu başkalarının işine karışmasına öfke, kızma, bunalma; kapısını örttüğünde dışarıda kalan

Kubbedeki Cemaat

Onların seccadeleri kubbeye serili idi. Kafasını yukarı her kaldıran görebilmekteydi mi acaba. Akşam vaktine az kala. Dedesi ile marketin rafları arasında gezen çocuk. Kendi yaşının renginde bir şeker ya da çikolata reyonuna gitmiyor. Bir fırın kadar taze ve sıcak olmayan, Sabahın erken saatlerinde bırakılmış, Bayatlamış, Soğumuş, Pide kasasının ba

Merhamet Medeniyeti Ramazan

Pencerenin önünden geçen çocukluğumdu. O genç adamsa, babamdı. Yeryüzünün bütün babaları aynıydı. Ölmüş de olsalar, çok genç de olsalar. Aynı kalbin tezgâhından sırlanmışlardı. O genç babada ellerinde poşetlerle mutluluğa uçmaktaydı. Tıpkı yüz sene önceki babalar gibi evladı ıyallerinin yüzlerini güldürmeye gitmekteydiler. Bu genç adamın da yüzünde