Şahin Beyin mektubu ve Yeni Asya

Sonradan "Gazi" ünvanını alan Antep ilimizin Fransızlar tarafından işgali sırasında Antepli Şahin Beyin Fransız Garnizonu Komutanlığına yazdığı mektup, tarihimizin şeref levhaları arasındadır.Son bir kaç cümlesini sizlere takdim edeyim: "Namus ve hürriyet için ölüme atılmak bize, Ağustos sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelir. Sizler canı kıymetli insanlarsınız. Çatmayın bize. Bir an evvel topraklarımızdan savuşup gidin. Yoksa kıyarız canınıza!" Antepli Şahin Bey bu mektubu 21 Şubat 1920 tarihinde yazmış. Bu mektubun tam ellinci yılında, 21 Şubat 1970'de neşriyata başlayan Yeni Asya ise, elli iki yıldan beridir destanlar yazmaya devam ediyor. Hem de Şahin Bey gibi, öyle sadece fiilî ve geçici işgale karşı değil; ülkeyi baştan başa istilâ emelinde olan şer odaklarına ve materyalist, dinsiz felsefî akımlara, siyaset cambazlarına ve zalimlerin satranç oyunlarına karşı; hak, adalet ve hürriyet mücadelesi veriyor. Antidemokratik girişimlerle mücadele verirken, darbelere karşı duruşunu da korkmadan çekinmeden net olarak ortaya koyuyor. Hatta 12 Eylül gibi, milletin neredeyse tamamının teslim alındığı darbede bile rengini açıkça ortaya koymuş ve bedelini de ödemişti. Mektûbat'tan mektuplar, Sözler'den vecizeler, Şuâlar'dan ve Lem'alar'dan parıltılar neşrederek körpe dimağları aydınlatıyor. Vatan sathını mektebe çevirme yolunda sağlam adımlarla yol alıyor. Üstad Bediüzzaman'ın sünûhat ve zuhurat kabilinden kalbine ihtar edilen içtimaî ve siyasî derslere göre çizilen yol haritasından kesitler yeri geldikçe neşrediliyor. O Üstad ki, dünyadan alâkayı kesmeden önce de her meseleyi Risale-i Nur'un hallettiğini beyan ile vazifeyi Nurlarda ve Nurcularda görmüş ve her vesileyle bunu dile getirmişti zaten. Nitekim yeri gelmiş, şu beyanda bulunmuştu: "..kardeşlerimiz yanlış basmamak için bazı şeyleri söylemek isterdim. Fakat Risale-i Nur benim bedelime konuşuyor dedim, yüzümü çevirdim."1 Madem ki bu alanda da Üstad'ın bedeline konuşan Risale-i Nur'dur, Nurcular da ona bakıp, ona kulak verip yola devam etmeliydi. Yeni Asya da elli iki yıldan beridir bunu yapıyor işte.. Ülkenin, milletin ve İslâm âleminin başına gelenleri, en evvel kendi başına gelmiş gibi hissediyor.