Hak yememek üzerine

(Bir hikaye ve bir yaşanmış hatıra)Hikayemiz; her nasılsa bazı din kitaplarına da girmiş, ehl-i hakikatın "israiliyat" dediği cinsten bir hikaye. Burada asıl değerli olan; merhum İsmail Yaprak ağabeyimin, bu hikayeyi kendisine anlatan hocayı, bir daha öylesi hikayeleri anlatamamacasına ikna etmesidir. Ağabeyimin dükkanı şehrin tam merkezinde işlek bir yerde. Müşterilerinin en fazla olduğu bir zaman diliminde bile, kendisini ziyarete gelen bir dostuna ikramda bulunmadan ve biraz da muhabbet etmeden uğurlamazdı. Bu defa ziyaretine gelen de, çoktandır görüşmediği köy imamı bir dostudur. Çaylar gelir ve sohbet başlar ama, müşteri yoğunluğundan dolayı ağabeyim sohbete fazla iştirak edemez. İmam dostu ise durmadan bir şeyler anlatır. Ağabeyimin teraziyle meşguliyeti, imamın aklına müthiş (!) bir hikayeyi getirir. Tam da ağabeyimi çileden çıkaracak bir hikaye. Üstad'ın Muhakemat adlı eseriyle zaten hükümden ıskat edilmiş hikayelerden biri. Ama imam dostumuz, ağabeyimin nasıl bir hakikat ilmiyle mücehhez olduğunu hesaba katmadan hikayeyi anlatır: "Bir zamanlar bir köylü bahçesinden çalı ağaçlarını kesip eşeğine yükleyerek yakmak üzere evine getirirken, yolda rastladığı bir köylüsü çalı dikenlerinden kürdan niyetiyle bir tane koparmış. Sırf bundan dolayı cehennemde 70 sene azap çekmiş. Hoca bu minval üzere devam etmek isterken İsmail abim, "bir dakika hocam" diyerek araya girer. Ve hocanın muhakemesini şöyle işlettirmek ister. "Hocam, tarihte ve bugün dünyanın en zalim sultanlarından bir kaçını hatırlayalım. Mesela; Firavun, Nemrud ve çağımızda Lenin, Stalin vesaire olsun. Şimdi sana soruyorum, bunlardan birinin bahçesinden sen bir diken koparmış olsaydın, sana 70 yıl ceza verirler miydi Köy imamı biraz düşündükten sonra, "hayır, vermezlerdi" der. Ağabeyim: -"Peki Hoca kardeş, kudreti ve merhameti sonsuz olan Allah (cc) hakkında böyle bir isnadda bulunmayı hangi akıl, hangi vicdan kabul edebilir Köy imamı: -Ama okuduğum kitapta böyle yazıyor. İsmail abim: -Senin aklın, iz'anın ve muhakemen var. Her kitapta her yazılana itibar edilmez ki.. Bu minval üzere devam eden karşılıklı mübahase sonunda, ağabeyimin insaf ehli olan imam dostu ikna olur, teşekkür eder ve bundan böyle vaaz ve sohbetlerine taşıdığı meselelerde daha dikkatli ve seçici olacağını ifade eder. Gelelim hakikat olarak yaşanmış olan