Yılın olayı...

Bitişine bir kaç gün kalan 2022'de Türkiye'de de dünyada da çok şey oldu. İnsanlar öldü ve öldürüldü, darbeler ve seçimler yapıldı, krizler yaşandı, demokrasi açığı büyüdü, hak ihlalleri arttı, iklim değişikliğini durdurmak için toplantılar düzenlendi.Ama dünya siyaseti, dengeleri ve oluşturduğu tehdidin büyüklüğü düşünüldüğünde hiç biri 24 Şubat'ta Rusya'nın Ukrayna'yı işgale başlaması kadar önemli değildi.Bunaldığımız gündelik sorunlar yüzünden çoğumuz farkında olmasak da Rusya'nın bu "özel operasyonu" bıçak sırtında bir yıl geçirmemize neden oldu. Ukrayna'da başlayan savaş her an tırmanıp bölgeselleşme, hatta küreselleşme potansiyeline sahipti. Taraflardan herhangi birinin bir hatalı kararı savaşın nükleerleşmesine, bölgesel kalsa bile etkisinin tüm çevresinde hissedilmesine yol açabilirdi. Bizi de istemeye istemeye içine çekebilirdi.Neyse ki 27 Aralık akşamına değin savaş, Rusya'ya yönelik bir kaç dron saldırısını saymazsak, büyük ölçüde Ukrayna topraklarıyla sınırlı kaldı. ABD önderliğindeki "Batı" koalisyonu Ukrayna'ya saldırıdan çok savunma silahları vermeyi, Rusya da belli ki sevkiyatı hedef almamayı, savaşının coğrafi boyutunu büyütmemeyi seçti. ABD ve İngiltere Rusya'nın Ukrayna'da yıpranmasını tercih etti, Ukrayna'nın da sadece 24 Şubat sınırlarını korumasını teşvik etti.Savaştan Ukrayna başta olmak üzere herkes zararlı çıktı. Asker-sivil binlerce insan öldü, milyonlarca insan yerinden, yurdundan oldu. Avrupa yine mültecilere kapılarını açmak zorunda kaldı. Konan yaptırımlar ve karşı yaptırımlar nedeniyle enerji fiyatları katlanılmaz düzeyde arttı. Gıdada tedarik zincirleri kırıldı. Tahıl ve gübre fiyatlarında astronomik sıçramalar yaşandı. Bizim gibi ekonomisi alışılmışın dışında yöntemlerle yönetilen ülkelerde ise enflasyon bol haneli rakamlara ulaştı.Savaştan yıl sonu itibarıyla en zararlı çıkansa Rusya oldu. Görünürdeki gücüyle desteklenmiş diplomasisiyle elde edebileceği her şeyi kaybetti. NATO ve Amerika'ya sunduğu şartlar tam müzakere edilecekken başlattığı savaşın sonucu caydırıcılığının çökmesi, zafiyetlerinin ortaya çıkması biçiminde tecelli etti. Savaşın sürmesi halinde şu an kontrolündeki Ukrayna topraklarını elinde tutup tutamayacağı dahi şüpheli.Diğer yanda savaş hemen her açıdan Amerika'ya yaradı. Küresel hegemonyasını pekiştirip Avrupa'nın stratejik otonomi düşünü sonlandırken, sanayisinin rekabet gücünü arttırdı. AB'nin Rusya'ya olan enerji bağımlılığını bitirdi. Sarsılmaz sanılan ticari bağlar sarsıldı, karşılıklı denen bağımlılığın o kadar da karşılıklı olmadığı ortaya çıktı. 1970'li yıllardan bu yana kurgulanan Avrupa güvenlik mimarisi ABD'nin lehine değişti.Silah ve enerji şirketleri de bu büyük ve riskli savaşın kâr edenleri arasında yerini aldı. Kabul edelim ki Türkiye de ilan edilmemiş tarafsızlık politikası, ambargo ve yaptırımlara katılmama ilkesiyle savaştan çok zararlı çıkmadı. Algılanan stratejik önemini arttırdı, kendisini konumlandırdığı yerden başka sorunlarının çözümü için inisiyatifler geliştirdi. Emtia fiyatlarındaki artışlardan etkilense de insansız hava araçları üstüne şarkılar yapıldı.Yıl boyunca Türkiye savaşın yönetiminde, tırmanmasının önlenmesinde, sonuçlarının dünyanın geri kalanı için daha katlanabilir olmasında da önemli roller oynadı. Savaşan tarafları Antalya ve İstanbul'da bir araya getirdi. Ukrayna limanlarının açılıp silolardaki tahılın dünya pazarlarına ulaşmasına, Rus gübresinin satılmasına yardımcı oldu. Bölge tahılına tedarik ve fiyat açısından bağımlı pek çok ülkenin siyasi istikrarının korunmasına katkıda bulundu.Montrö Sözleşmesi'nin savaşa ilişkin hükümlerine istinaden de Karadeniz'i etkin bir şekilde kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemilerine