Ukrayna için ne yapılabilir

Başlıktaki sorunun cevabı korkarım çok az şey. Görünen o ki, Rusya Perşembe sabaha karşı başlattığı harekatını sürdürecek ve rejim değişikliği hedefine ulaşacak. Ne sokak savaşları ne de AB ve ABD'nin, genel anlamıyla Batı dünyasının Ukrayna'ya verdiği sözlü destek Rusya'yı caydırmak için yeterli olacak. Yaptırımların da etkili olmasını beklemek gerçekçi değil. Putin ve Lavrov'un AB ve ABD'de olmayan mallarına, paralarına el koymak gibi "cezaların" sonuç üretmesi zor.Zaten harekat başlatıldıktan sonra SWIFT'i de kapatsanız, Boğazlardan Rus savaş gemilerinin geçişini de engelleseniz sonuç değişmez. Çatışmaya fiilen müdahale etmeniz ise dünya savaşı çıkmasına, bildiğimiz ve tanıdığımız her şeyin yok olmasına yol açar. Nihayetinde envanterinde 6 binden fazla nükleer başlık olan ve bunları dünyanın istediği yerine, hatta uzaya gönderebilme imkana sahip bulunan bir ülkeden söz ediyoruz. Üstelik elinde önemli bir gaz ve petrol kozu da mevcut.Fakat bu tespit hiçbir şekilde Rusya'ya tepki gösterilmemesi gerektiği anlamına gelmez, gelemez. Bence Rusya'nın Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınması, şarkı yarışmalarından spor müsabakalarına katılımının kısıtlanması, bazı bankalarının varlıklarının dondurulması etkili ve yeterli olmasa da önemli. Bir şey yapılmamasından, sadece sözle destek verilmesinden daha iyi. En azından Rusya'nın uluslararası sistemin temel normlarını ihlaline sessiz kalınmadığına işaret ediyor.Ayrıca yaptırım kararı alan ülkelerin kendilerine görece az zarar verecek yaptırımları seçmesini de eleştirmemek gerek. Devletler genel kural olarak kendi çıkarlarını maksimize etmeye çalışırlar, güvenliklerini ve esenliklerini başkalarının güvenliğinden ve esenliğinden daha fazla önemserler. Tarih boyunca gördüğümüz gibi güvenliklerini doğrudan tehdit altında hissetmezlerse üyesi oldukları ittifakların sorumluluklarını bile yerine getirmekten kaçınırlar.Yine de bunların hiç biri Ukrayna kriziyle birlikte dünya siyasetinin yeni bir evreye geçtiği gerçeğini değiştirmez. Sorun Minsk'te ya da başka yerde gerçekleştirilecek müzakerelerle aşılsa dahi Rusya'nın saldırganlığı, hiçbir meşru ve makul gerekçeye dayanmayan işgali dünya dengelerini değiştirecek, yeni tür bir Soğuk Savaş'ın çıkmasına, silahlanma yarışının ivme kazanmasına, muhtemelen Çin üstündeki baskının da azalmasına yol açacak.Bu değişim Türkiye'nin coğrafyasına atfedilen önemin artmasına da neden olacak. Türkiye için yeni imkanların, pazarlık olanaklarının kapısını aralayacak, müttefikleriyle olan F-35, F-16, PYD gibi sorunlarının çözümüne destek sağlayacak. Diğer yandan üstüne yük de binecek. Ukrayna'nın Boğazları kapatın talebi ve geçtiğimiz günlerde Wilson Center'ın bir etkinliğinde konuşan Washington Büyükelçimiz Murat Mercan'a yöneltilen sorular gelebilecek baskıların habercisi mahiyetinde.Belli ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AB ve ABD'ye yönelik yetersizlik eleştirileri, BM Daimi Temsilcimiz Feridun Sinirlioğlu'nun Genel Kurulda yaptığı sert konuşma Türkiye'den beklentileri sınırlamaya yetmemiş, tam tersine arttırmış. Oysa Türkiye'nin Rusya ile tesis ettiği özel ilişkilerini, çıkarlarını ve yatırımlarını korumaya ihtiyacı var. Müteahhitler 20 milyar dolarlık riskten bahsediyor. İşin içinde gaz var, ticaret var, turizm var. Domatesten nükleer enerjiye uzanan, boru hatlarıyla perçinlenen ilişkiler mevcut.Suriye'yi, Libya'yı ve Kafkasları da unutmamak gerek. Geleceğin Ukrayna'sıyla kurulacak ve sürdürülebilecek ilişkilerin Moskova üstünden geçebilme olasılığının da akılda tutulması şart. Türkiye bu kriz karşısında Almanya, Fransa, İtalya nasıl davranıyorsa öyle davranmak, çıkarlarını korumak, güvenlik endişelerini arttıracak hamlelerden kaçınmak, ikincil yaptırımların kendisini etkilememesi için çaba harcamak zorunda. Ama aynı zamanda AB ve ABD ile olan ilişkilerini kırmadan, bozmadan, hatta onararak ilerlemek durumunda.Ancak