Mahmut Ay

Yeni Şafak

İslâm'da din adamı var mıdır (1)

Bazı konular etrafındaki tartışmalar, göründüğü kadar masum değildir; zâhirde salt ilmî-akademik bir tartışma gibi görünebilir ama işin iç yüzü incelendiğinde saf bir niyetle ve ilmî bir yaklaşımla ulaştığınız sonuç, hiç de iyi niyetli olmayan ve ilmî-akademik incelemenin sonucunu hiç önemsemeyen fakat mevzuyla alakalı siyasî, iktisâdî ya da ictimâ

"İslam'da ruhbanlık yoktur" sözü Kur'an ve Sünnet açısından ne anlama gelir

"İslam'da ruhbanlık yoktur." sözü, sıkça tekrarlan klişelerdendir ve umumiyetle şu anlamlarda kullanılır: İslam'da din adamı sınıfı yoktur; Allah ile kulların arasına girecek bir zümre yoktur; İslam'da din adına otorite kuracak bir sınıf, hiyerarşik bir yapı yoktur; İslam'da manevî açıdan üstün/kutsal sayılabilecek veliler/salihler zümresi yoktur.

Cadılar Bayramınız kutlu olsun!

Son iki yazımızda, Batı'nın Doğu üzerindeki kültürel sömürgeciliğinden bahsetmiştik. Ne acı bir tevafuktur ki geçen hafta Konya ve Urfa gibi muhafazakârlığıyla maruf olan şehirler dahil olmak üzere ülkemizde Cadılar Bayramı ilk defa bu kadar yaygın bir şekilde kutlandı(!) Yüzyıllar boyunca İslâm'ın bayraktarlığını yapmış, dört asır hilafet sancağın

Doğu'nun Batı karşısındaki hazin öyküsü

Merhum Sezai Karakoç, "Masal" isimli şiirinde Batı'nın Doğu insanını nasıl sinsice içine çekip asimile ettiğini anlatır. Doğu'da bir baba vardır. İlk oğlunu Batı'yı tanıması için oraya gönderir. Batı birinci oğlu törenlerle karşılar, onuruna büyük şölen verir, babalarını över gibi yaparak söylevler söyler. Oğul, Batı'nın büyüsüne kapılır. Kuştüyü y

Beyaz Adamın Yükü: Medenîleştirme adı altında sömürgeleştirme

Kipling "Doğu Doğu'dur, Batı da Batı'dır; asla birleşmez yolları/Ta ki yer ve gök Tanrı'nın yüce hüküm kürsüsünde hazır bekleyene dek (Oh, East is East, and West is West, and never the twain shall meet/Till Earth and Sky stand presently at God's great Judgment Seat)" demişti. Bunu derken aslında Batı açısından Doğu'nun, asla bir araya gelemeyeceği

Hayat mektebinde pişmek

-Tiyatro oynayan mutsuz komedyen miyiz; tencerede pişen nohut muyuz -İnsan olmak zor şey… Hayat, türlü acılar ile çeşitli sevinçlerin birbirine karıştığı, gözlerden akan hüzün yaşlarının sevinç yaşları ile yarıştığı bir varoluş biçimi. Hayatımızda yaşadığımız, isteyerek ya da istemeyerek tecrübe ettiğimiz hadiselere baktığımızda çoğunlukla istedikl

Sumud Filosu fitne mi çıkardı

Gazze'de yaklaşık iki yıl devam eden soykırım, çok şükür devletimizin de katkılarıyla Mısır'da düzenlenen barış zirvesiyle sona ermiş oldu. Ancak bu iki yıl hem zulme bizzat maruz kalan Gazzeliler için hem de onlara yapılan bu zulümden imanları ve vicdanları gereği rahatsız olan insanlar için çok zor ve uzun geçti. Tüm dünya genelinde Gazzeli mazlu

Sûfîlerden nükteler

Önemli bir kültür adamı ve şehir tarihçisi olan Cemaleddin Server Revnakoğlu (1912-1968), İstanbul'daki tekkeleri çok iyi bilen; devrinin postnişinlerini, meşhur zâkir ve dervişleri yakından tanıyan sûfî meşrep bir entelektüeldir. Revnakoğlu'nun muhtelif zamanlarda tasavvufa dair kaleme almış olduğu ve popüler mecralarda neşrettiği bazı makaleleri

Yürü dünya yürü sonun virandır!

Gözlerim, caddeye bakan pencerenin üzerini örten ince perdenin ardındaki silüete odaklanıyor. Düz, uzun, geniş ve işlek bir cadde… Bir ucu büyük bir selâtîn camiye, diğer ucu tarihî bir yokuşa çıkıyor. Evlere bakıyorum; hepsi betonarme ve hiçbir zarafeti, inceliği ve sıcaklığı yok. Hayalim ise, kırk yıl öncesine gidiyor. Aynı caddenin kırk yıl önce

İsrail Gazze'yi işgal edemedi ama Gazze tüm vicdanları fethetti

Neredeyse iki yıldır tüm dünyanın gözü önünde Gazze'de insanlık dışı bir vahşet işleniyor. Bir tarafta her türlü teknolojik imkâna sahip olan bir askerî güç, öte yanda teknolojik imkânlara sahip olmak bir yana, en basit gıda ve sağlık malzemesinden mahrum 2 milyon civarında bir halk kitlesi. Bir taraf olanca gücüyle vahşi bir şekilde en ağır silahl