İsrail Gazze'yi işgal edemedi ama Gazze tüm vicdanları fethetti

Neredeyse iki yıldır tüm dünyanın gözü önünde Gazze'de insanlık dışı bir vahşet işleniyor. Bir tarafta her türlü teknolojik imkâna sahip olan bir askerî güç, öte yanda teknolojik imkânlara sahip olmak bir yana, en basit gıda ve sağlık malzemesinden mahrum 2 milyon civarında bir halk kitlesi. Bir taraf olanca gücüyle vahşi bir şekilde en ağır silahlarla bombalar yağdırıyor, diğer taraf neredeyse her gün onlarca, bazen yüzlerce şehit vererek aç ve susuz da kalsa vatanından ve davasından vazgeçmemek uğruna direniyor. Peki, böyle orantısız bir güç farkının gölgesinde süren kesintisiz bir katliamla geçen iki senenin sonunda ne oldu Başta ABD olmak üzere pek çok Batılı devletin desteğini alan İsrail, katliam başlamadan önce 600 bin kişilik bir şehir olan ve iki yıllık bombardıman sonunda neredeyse taş üstünde taşı kalmayan hayalet bir şehre dönen Gazze'yi hâlâ tam olarak işgal edemedi. Gazzeliler her türlü zulme rağmen vatanlarını terk etmediler, özgürlük hayallerinden vazgeçmediler.

İki yıldır kesintisiz devam eden zulüm, vahşet ve soykırım yavaş yavaş dünyanın vicdanlı insanlarını harekete geçirdi. Dini, dili, ideolojisi ve milliyeti ne olursa olsun vicdan sahibi her insan, Gazze'de insanlık dışı bir zulüm ve vahşetin uygulandığı kanaatine vardı. Artık dünyanın dört bir tarafından yüz milyonlarca vicdanlı insan, mazlum Gazzelilerin yanında duruyor; bu vahşeti uygulayan İsrail'e öfke kusuyor ve lanet okuyor. Bu, öyle kolay kolay geçecek bir öfkeye de hiç benzemiyor. Halkların bu öfkesini gören pek çok devlet de Filistin'i devlet olarak tanıma kararı aldı. Kimi devletler de yakında aynı kararı almaya hazır görünüyor. Sanat ve spor camiasının vicdan sahibi ünlüleri de Gazze'de yaşanan vahşete karşı artık sessiz kalamıyor. Binlerce tanınmış sanatçı ve sporcu Gazze'de yaşanan dramın sona ermesi için açıklamalar yaptı. Uluslararası spor ve sanat müsabakalarından İsrail'in men edilmesi talepleri güçlü bir şekilde yükseliyor; pek çok devlet "İsrail bu yarışmada varsa biz yokuz." diyor. Bu gibi tepkiler, şimdiye kadar hiç gösterilmemişti. Sözün özü, artık İsrail için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Tüm dünyada, vicdan sahibi insanlar İsrail'i artık soykırımcı zalim bir devlet olarak görüyor. İsrail vicdanlarda mahkûm olmuş bir hâldedir ve bu küresel vicdanî direniş kartopu gibi büyümektedir. Küresel bir vicdanî intifada süreci başlamıştır.Vicdan sahibi tüm insanların umudu olarak yola çıkan Sumud Filosu, küresel vicdanî intifadanın en somut göstergelerindendir. Bu filoya katılan vicdanlı ve yürekli insanların milliyetleri, dinleri, dilleri ve ideolojileri muhteliftir ama amaçları tektir: İnsanlığın yüzkarası olan bu vahşî soykırımı durdurabilmek için bir adım atmak. Kahir ekseriyetini gayr-i müslimlerin oluşturduğu Sumud Filosu katılımcılarının bazılarının Müslümanlığı kabul edip kelime-i şehadet getirdiklerine hatta namaz kılmaya başladıklarına dair görüntüleri izlemişsinizdir. Gazzelilerin onurlu mücadelesi, vicdan sahibi insanların İslam'a olan bakışlarını da olumlu olarak değiştirdi. Direniş ruhunu ve özgürlük mücadelelerini İslam'ın cihat anlayışından alan Gazzelilerin duruşu, insanları İslam'a yakınlaştırdı. Dünya çapında gözle görülür bir şekilde İslam'a ilgi arttı ve ihtida edenlerin sayısı da dikkat çekici bir şekilde yükseldi. Mesela Türkiye'de başta Süleymaniye Camii olmak üzere turistlerin ziyaret ettiği bazı camilerde turistlere yönelik harika bir tebliğ faaliyeti yapan (Kültürlerarası İletişim) KİM Vakfı'nın verilerine göre İsrail'in Gazze saldırısından sonra ihtida edenlerin sayısında çok belirgin bir artış gözlemlenmektedir. Gazzelilerin onurlu şehadetleri, vicdanlı insanların şehadetlerine vesile olmaktadır. Bir başka ifadeyle "Şehadet, şehadeti doğurmaktadır."

Gazze'de yaşanan zulüm, soykırım ve kıtlık karşısında farklı dinlere ve kültürlere mensup vicdan sahibi insanların bu zulüm karşısında sessiz kalamayıp hiç olmazsa Gazzelilere uygulanan ambargonun kaldırılıp en temel gıda ve sağlık malzemesinin Gazze'ye girebilmesini temin etmek için Sumud Filosu'nun yola çıkmasını asr-ı saadetten şu hadiseye benzetebiliriz: Risaletin yedinci yılında müşrikler, Müslümanların sayısının gittikçe arttığından endişe edip buna engel olmak üzere Efendimiz'e (sav) inananlara ve O'na (sav) destek çıkan Haşimoğulları ve Muttaliboğulları'na çok ağır bir boykot uygulamaya karar vermişlerdi. Üç yıl süren bu boykot sürecinde boykota maruz kalanlar çok ciddi sıkıntılara göğüs germek zorunda kalmışlar, ciddi bir açlık sorunuyla dahi yüzleşmişlerdi. Müşrik olmalarına rağmen bu durumdan rahatsız olan Hişam b. Amr ve Hakîm b. Hizâm gibi vicdan sahibi Mekkeliler, bu zulme karşı çıktı ve üç yıl süren bu boykotu ortadan kaldırmaya muvaffak oldular. İnşallah günümüzün vicdan sahibi insanları da Gazzelilere uygulanan vahşet ve ambargonun kaldırılmasına muvaffak olacaklardır. Daha önceki yazılarımızda da vurguladığımız gibi Filistin ve Gazze meselesini sadece dini bir jargonla ele almak doğru değildir. Dünyadaki vicdan sahibi insanların desteği alınmadan bu mesele çözülemez. O hâlde, bu meseleyi evrensel insan hakları çerçevesinde ele almak ve buna uygun bir dil kullanmak Filistinlilerin ve Gazzelilerin maslahatına olacaktır.