Yılın sonu görünüyor!

Muhasebe vaktini haber veriyor Hz. Ali (ra): "Dünya, arkasını dönmüş gidiyor. Ahiret ise yönelmiş geliyor." Öyleyse ne yapmalıyım şimdi

Cahit Sıtkı "Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider." diye feryad ederken; "Bu fâni âlem için beklentiye giren kalbime de kırgınım." diye hayıflanıyor Cahit Zarifoğlu.

Çocukluk, gençlik derken; akşama devriliyor hayat. Nasibim ne kadar kaldı bu tüllenen ve gölgelenen dünyada

'Hem çok zor, hem de çok kısa bir macera ömür. Ömür imtihanla geçiyor.' Her gün geçip gidiyorum aynalara bakarak. Ne yapsam da güzel bir iz bıraksam hem bu dünyada; hem de ahirette de beni kurtaracak

Her zaman duygularımızla, kaygılarımızla bir savaş halindeyiz. Nefis hep kendini savunsa da; gözünü kapamayan, aldanmayan, kanmayan bir yanım, bir vicdanım da var.

Düşünüyorum; kimler hayatıma dokundu, kimlerin hayatına dokundum Kaç kişiye hakikatleri anlattım, kaç kişiyi hakikatlerden küstürdüm Ya helalleşmeden emr-i Hak vaki olursa!! "Ömür tayyaresi şimşek gibi geçiyor. Zaman da sel dolaplarını sür'atle çalıştırıyor" çünkü..

CEVABI BUL!

Ah Üstadım! "Eyvah! Aldandık. Şu hayat-ı dünyevîyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zâyi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat, bir uykudur; bir rüyâ gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgâr gibi uçar gider." diyen Üstadım! Teknoloji gelişiyordu oysa; dünya çok tatlıydı!..

Teknolojiyle birlikte insanlık manevi yönden de gelişiyor muydu.. En önemlisi huzur ve mutluluğa ulaşıyor muydu.. Savaşlar bitmiş, zalimler cezasını mazlumlar mükafatını bulmuş muydu.. Peki.. bunları düşünmenin sırası mıydı!!

Gün bitimliydi, hayat ölümlü... Maksim Gorki'ye "Tanrım, Tanrım! Her şey ne kadar güzel! Ebediyete kadar yaşamaya razıyım!" dedirten sır neydi

'Ben bu cihana sığmazam. Bana bir cihan daha lazım!' Kesinlikle... Adalet uzaklarda görünüyor hâlâ. 'Zâlim izzetinde, mazlum zilletinde kalıp, buradan göçüp gidiyorlar. Demek bir Mahkeme-i Kübrâya bırakılıyor!'