Hafız olursun inşallah!

Şubat'ın zemheriye dönen soğuk günleriydi. Yolu Medrese-i Yusufiyeye düşmüştü. Günler uzadıkça uzuyordu.

Kitap okuyor, bulmaca çözüyor, televizyon seyrediyor, ama günler geçmiyordu. Bir arkadaşı ona Kur'ân okumayı öğretti. Derken Kur'ân'ı ezberleyip hafız olmaya merak sardı.

Bir gün ziyaretine gelen genç avukatına; sevinçle hafızlığa başladığını ve 11. Cüze geldiğini anlattı.

Avukatı onun sevinçli halini görünce gayri ihtiyari şöyle dedi:

- Tebrik ederim abi. İnşallah tamamını ezberler ve hafız olursunuz!

- Sen ne diyorsun avukat bey kardeşim, bana duâ mı ediyorsun bedduâ mı Sen tahliyeden haber ver!

Bar fedailiğinden muhabbet fedailiğine

Bahadır, bir başka kader mahkûmu. İri yarı, pehlivan görünüşlü, pazuları dövmeli bir adam. Feleğin çemberinden geçmiş. Bar fedailiği yaparken bir cinayete karışmış.

Kitap okumaya çok meraklı. Bir arkadaşının tavsiyesi ile Risale-i Nur eserleriyle tanışıyor. Yaptıklarından tevbe edip namaza başlıyor.

'Barlarda çok fedailik yaptım, bundan sonra muhabbet fedaisiyim' diyor. Bahadır tahliye olunca vatanına, milletine faydalı bir evlât olarak çok hizmet edecek inşallah!

Kasap Tahir tahtakurusunu öldüremez artık..

Kasap Tahir Afyon'lu bir katil. Karısına yan bakan birinin boynunu kasap bıçağı ile kopardığı için bu sıfatla anılan biri. Kasap Tahir, elinde, ayağında, boynunda idam mahkûmlarına takılan prangalarla dolaşan etrafını bu yüzden korkutan, ürperten biri. İmana, İslâm'a, nura muhtaç her kimsesiz gibi Kasap Tahir de Üstad'ı ziyaret edip elini öper ve duâsını ister.