Yanlış üslûp kalpten döner!

"Gönül bir denizdir, dil ise sahil; kıyıya vuracak olan elbette gönülde olandır." Üslûp; kişinin gönül dünyasının ve karakterinin aynasıdır, konuşma tarzı ve hareketleridir.Kişinin; insanlığı, karakteri, değeri, konuşmasına ve tercih ettiği üslûba (ifade tarzına) aynıyla yansır. Eski-meyen-lerin tabiriyle: "Üslûb-u beyan, ayniyle insan"dır. Kırmadan, ötekileştirmeden, güler yüz ve tatlı dil ile konuşmak güzel bir meziyet ve büyük bir kuvvettir. Birleştirici konumda olanların; ayrımcı nefret dili kullanması toplumu yaralar, güven kalmaz. Adalet ve barışın olmadığı, muhabbetin yıkıldığı, dostluk ve kardeşliğin parçalandığı zamanlarda insanların gönül dünyalarında kapatılması zor uçurumlar oluşur. Hoşgörü ve tahammülün kaybolduğu, müsamahanın kırıldığı, sevgi ve saygının olmadığı toplumlarda kin ve nefretin oluşması kaçınılmazdır. Bunu önlemek için, nefret dilini bırakıp yapıcı, onarıcı, birleştirici bir üslûba ihtiyaç vardır. Ulvî hakikatler, muhatabını rencide etmeden yumuşak ve tatlı bir dil ile söylemelidir ki; karşıdaki insana tesir etsin ve kalbini fethetsin. Yumuşak söz dostlukları artırır; en inatçı insanları bile insafa getirip hakkı kabule mecbur edebilir. Çağımız saadet asrı kadar, cahiliye çağının da bir yansımasıdır. Yozlaşma ve yanlış algıların zirve yaptığı cahiliye çağında Hz. Peygambere (asm): "Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel yöntemlerle mücadele et!" (Nahl, 16125) emri yol göstericidir. Muhatabımız Firavun olsa bile aynı emir geçerlidir. Yanlış yapanlara bile yumuşak davranmayı emrediyor Rabbimiz: "Firavuna gidin. Çünkü o azmıştır. "Ona yumuşak söz söyleyin, olur ki öğüt dinler, yahut içi titreyerek Allah'ın azabından korkar, azgınlığından vazgeçer." (Tâ-Hâ 43-44) "Ey Resul! Allah'tan gelen merhamet sayesinde onlara yumuşak