"Rabbim verdiğin mesajı aldım!"

Allah'a inanmak, O'nu tanımak ve O'nun istediği şekilde yaşamak fıtrîdir. Eğer fıtrat bozulursa, insan nefsin arzularını ilahlaştırmaya başlar.Nefis kendini hür ve müstakil görmek istiyor. Hesap vermek istemiyor. Özgüven patlaması sonucu kendini ilah gibi kabul ediyor. "Heva ve hevesini kendisine ilah edineni görmedin mi" (Furkân Suresi-43) Her olay Rabbimizden bize gönderilen bir mesajdır. Önemli olan bunu doğru okuyup, gerekli dersi çıkarmak, "Rabbim verdiğin mesajı aldım!" diyebilmektir. Hastalık ve deprem gibi hadiseler başıboş olmadığımızı, ölümlü olduğumuzu ve hesap vereceğimizi ihtar ediyorlar. Manen bize diyorlar ki: Ancak fıtratınıza uygun yaşayınca mutlu, huzurlu ve başarılı olabilirsiniz. Öyleyse kendinizi tanıyın, dünyaya geliş gayenizi, nereden gelip nereye gideceğinizi öğrenin. Size verilen nimet ve kabiliyetlerin farkına varın. Olmadığınız bir şeyi olmayı hedeflerseniz başarısızlığa mahkumsunuz. Öyleyse fıtratınızı hedefleyin. Kendiniz gibi bakmayı, davranmayı, düşünmeyi, öğrenmeyi hedefleyin. Kendiniz olma haline kucak açın. Sık sık nefis muhasebesi yapın. Sevin, sevdiklerinize değer verin. Size verilen emanetlere sahip çıkın. Fıtrata uygun yaşayın. Bunun için çok çalışın. İki günü eşit olan ziyandadır. Kâinattaki her varlıkta mükemmele doğru bir gidiş vardır. İnsan da; ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül edecektir. Her insanın zaman zaman yaşadığı çaresizlik ve tehlike anları vardır ki, o zaman çırpınmaya, isyan etmeye ve haykırmaya gelmez. Batar insan ve boğulur. Marifet o anları en az zararla geçirmektir. Rabbimizin yardımı yakındır. Sonrası gittikçe kolaylaşır. Kadere teslim olmak, bazen akışına bırakmak lazımdır o anlarda. Menfi, miskin, aciz bir tevekkül değildir bu, aktif sabırdır. Müspet, enerjik, hedefli, iyimser bir sabır. Unutmayalım ki; bu dünyada