"Her şeye rağmen; biz adam oluruz!"

"Karanlık karanlığı uzaklaştıramaz; bunu ancak nur yapabilir. Nefret nefreti uzaklaştıramaz; bunu ancak sevgi yapabilir."'Tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarırken'; zehirli olan yalan ve nefret diliyle huzur ve mutluluk inşa edilebilir mi Karşılıklı muhabbet ve güven tesis edilebilir mi Birbirimizi sevmedikçe, güzel ahlak ile donanmadıkça; kâmil mü'min, güvenilir insan olmak mümkün mü Ne yazık ki; ortak bir dili konuşamaz olduk. Aynı kelimeyi kullansak bile; kastettiğimiz manalar aynı değil. Hürriyet, demokrasi, özgürlük, siyaset, saygı, hizmet, gerçek, inanç, ahlâk, erdem, insan hakları... TUTUNACAK DAL Herkesin tarifi hayat görüşüne göre, değişip başkalaşıyor. Güven sarsılıyor. Kelimeler kirleniyor çoğu zaman. Oğuz Atay'ın elli yıl önceki şikayeti de aynı: "Masum insanlara kötülük ediyorlar, gerçek olaylara karşı güvenimizi sarsıyorlar... İnanarak dinlememizi güçleştiriyorlar. İnsan her sözü kuşkuyla karşılıyor artık. Gerçekle düş birbirine karışıyor; yalanın nerede bittiğini anlayamıyoruz. Tutunacak bir dalımız kalmıyor." BİLGİ KİRLİLİĞİ VE DOĞRULUK İletişim vasıtaları aracılığıyla yalan, bilgi kirliliği, sahte haber, algı oyunları had safhada. İnsanlık fitne, kargaşa, nefret ortamına hapsedilmek isteniyor. Kendi kıyametine davetiye çıkarır vaziyette. Bu hapis ve kısır döngüden ancak adalet, sıdk, sevgi, saygı gibi insanî değerlerle kurtulabiliriz. Bediüzzaman'ın Münazarat'taki çok basit, fakat çok önemli bir soruya cevabı vurucudur: "Sual: Her şeyden evvel bize lâzım olan nedir Cevap: Doğruluk. Sual: Daha Cevap: Yalan söylememek. Sual: Sonra Cevap: Sıdk." "EMROLUNDUĞUN GİBİ..." Peygamberimizin (asm)"Beni ihtiyarlattı" dediği âyeti hatırlatıyor gibi. "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol." (Hûd Sûresi:112) Hz. Musa (as) yüzyıllar öncesinde aynı duada: "Ey Rabbim; İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından (ve yapmaları gerektiği halde