Yüksek gerilim siyaseti

Bilhassa 2007'den itibaren yapılan seçimlerde ve referandumlarda garip bir "gerilim siyaseti" uygulandı.Seçim stratejileri, hep bir ayrıştırma, bir kutuplaştırma, bir ötekileştirme gibi illâ da bir "düşman cephesi" oluşturma siyaseti üzerinden yürütülmeye çalışıldı. Şimdilerde ise, bu kez tam bir "yüksek gerilim siyaseti" devreye sokulmuş görünüyor. Demek, "normal gerilim" dozajı artık yetmiyor, sökmüyor, kesmiyor olmalı ki, gerilimin daha yükseği, belki de en yükseğine ihtiyaç duyuldu. Doğrusunu söylemek gerekirse, yakın zamanda verilen mesajlarda siyasî destek için telâffuz edilen "son bir defa" talebine bu açıdan bakıldığında, aslında son derece tehlikeli bir yüksek gerilim siyasetinin işaretini görmek pekâlâ mümkün. Yüksek gerilim siyasetinin, geçmişte de bazı dönemlerde kullanıldığı anlaşılıyor. Bilhassa 2015'teki 7 Haziran-1 Kasım tarihleri arasındaki vetirede. O dönemde Başbakan olan Ahmet Davutoğlu, uygulanan gerilim politikasının arka planını en iyi bilenlerden biridir. Geçenlerde bu noktaya üstü kapalı şekilde temas eden bazı açıklamalarda bulundu. Özetle şunları söyledi Davutoğlu: O döneme ait defterler açılırsa, birçok kimse insan yüzüne çıkamaz. Tabii, o olağanüstü dönemin defterleri şimdiye kadar açılmadı. Bundan sonra açılıp açılmayacağı da meçhûl. Yalniz, hamiyet sahiplerini endişelendiren şöyle bir husus var: Netameli, şaibeli dönemlerin defterleri açılmadığı takdirde, benzer defterler siyaset ticareti için tekrar be-tekrar tutulmaya çalışılacak demektir. İnşallah muvaffak olamazlar. Yine de, son derece tedbirli ve temkinli gitmek lâzım. Gelip geçici olan dünya saltanatı için, menfaat üzerine dönen siyaset için vatandaşı ile boğuşmaktan, kul hakkına girmekten, milletin hukusunu çiğnemek vebâlinden şiddetle keçınmak, imtina etmek gerek. Her ihtimale karşı, biz hiç olmazsa şunu temenni edelim yine de: Allah'ım, kimsenin yaptığı yanına kâr kalmasın. Vatan, millet aleyhinde ve demokrasi zararına, arka planda, yani kapalı kapıların arkasında kim ne yaptıysa, kim neye tevessül veya teşebbüs ettiyse, hukuk dairesinde mutlaka aydınlığa kavuşturulsun. Kavuşturulsun ki, kirli ve karanlık dönemler tekerrür