Enflasyon, dengeleri altüst ediyor

Zaruri ihtiyaç kalemlerinin sürekli ve hissedilir şekilde artış göstermesine literatürde enflasyon deniyor. Halkın lisânında ise, kısaca "hayat pahalılığı"dır enflasyon.Enflasyonun dizginlenemediği, hayat pahalılığının önüne geçilemediği ülke ve toplumlarda, hayatî dengeleri altüst eden sarsıntılar da bitmek bilmiyor. Tıpkı, bugünlerin Türkiye'sinde olduğu gibi. Çarşıda-pazarda satılan temel gıda maddelerinin fiyatı sürekli şekilde artış gösteriyor. Nice zamandır devam eden bu yükseliş trendi, bilhassa dar ve sabit gelirli insanlarımızı artık canından bezdirmeye başladı. Dahası, şimdiye kadar alınan tedbirlerin de fayda vermediği görülünce, maalesef bazı kimselerde karamsarlığa yol açtı. Kimi insana "Artık bu iş düzelmez" dedirtmeye başladı ki, bu son derece üzücü ve bir o kadar da düşündürücü bir nokta. Kiracı durumunda olanlar, enflasyon sebebiyle kötümser bir bekleyişin içine sürüklendi. Misâl: 2000 tl olan kira miktarının 3000 tl'yi geçmemesi temennisiyle, içinden "Ev-dükkân sahibi, inşallah yüzde yüz bir artış istemez" diye duâ ederken, mülkiyet sahibi de kirayı mümkünse 5000 tl'ye çıkarmanın hesabını yapar bir hale geldi. Zira, onun da kendine göre bir gelir-gider dengesi var. İşte, şu enflasyon canavarı, ne yazık ki, her iki tarafın da dengesini bozuyor ve onları karşı karşıya getiriyor. Neredeyse gün geçmiyor ki, kiracı ile mülkiyet sahibi arasında yaşanan yüzlerce nâhoş hadise zuhur etmesin. Medyaya yansıyan gayr-ı medenî hadiselerin, suyun üzerinde görünen aysberg miktarı kadar olduğunu söylemek asla abartı değildir. Bizdeki yüksek enflasyonun, dünyada emsâlimiz olan ülkeler arasında bir başka emsâlini duymadık, bilmiyoruz. Dolayısıyla "Dünyada her yerinde durum aynı" iddiası, içi boş bir teraneden ibaret. Öte yandan, ortada bir koalisyon hükûmeti yok. Yirmi yılı aşkın süredir tek başına iktidarda olan bir yönetim anlayışı söz konusu. Demek ki, onun da yapabileceği bu kadar ve ülkeyi getirebileceği seviye bundan ibarettir. Her seçim öncesi olduğu gibi, önümüzdeki süreçte görülecek kısmî iyileşmenin de "seçim ekonomisi" ile bağlantılı olacağını neredeyse anlamayan kalmadı. Yaklaşan seçimi kazanırlarsa şayet, seçimden sonra da "aynı tas, aynı hamam" devam edecek;