Deprem ve ölüm gerçeği

Biz unutsak da, bizi asla unutmayan iki hakikat var: Ölüm ve deprem. Bu ikisinden de kaçıp kurtulma şansımız yok. İkisi de hayat kadar gerçek.O halde, ikisine de hazırlıklı olmak durumundayız. Hiç olmazsa, gafil yakalanmamalıyız. Ölümden kurtulmanın en küçük bir ihtimâli dahi yoktur. Ama, ölüme sebebiyet veren halleri, sebepleri görüp ona göre bazı tedbirler almak mümkün. Dahası, sürünmemek, muhtaç duruma düşmemek, dolayısıyla zarafet içinde yaşlanmak pekâlâ mümkün. Bu kısa hatırlatmalardan sonra, deprem ve ölüm gerçeği ile biraz daha yakından yüzleşmeye çalışalım. Tarih boyunca yurdumuzun muhtelif merkezlerini sarsan şiddetli deprem hadisesi, bu arzî musibetin ihmale de, unutulmaya da gelmez olduğunu bize her defasında hatırlatmış oluyor. Büyük yıkımlara ve binlerce insanın ölümüne yol açan sarsıntılar, Türkiye coğrafyasının yarıdan fazlasını içine alıyor. Bu gerçeği, insanlarımızı çoğu artık neredeyse ezbere şekilde biliyor. Ama, önemli olan buna karşı ne yapılması ve nasıl davranılması gerektiği hususudur. Haliyle, sarsıntıları durdurmanın, yani zelzeleye mani olmanın imkânı yok. Yerin yaratılış şekli, nizamı, kaidesi böyle. Tıpkı, denizin dalgaları gibi, arzın dalgaları da var ve bu ağır çekimli dalgalar kıyamete kadar devam edip gidecek. Ancak, bu İlâhî musibet karşısında bazı tedbirler almak, dahası yaşanan ânî ve bilhassa kitlevî ölüm riski karşısında hazırlıklı olmak ve tedbir almak bizlerin elinde. Evet, tedbir ve hazırlık noktasında, Rabbimiz tarafından insanın ihtiyar ve iradesine bir hisse, bir paye, dolayısıyla da bir sorumluluk verilmiştir. Özetle, zararı azaltmak, hasarı asgarî seviyeye indirgemek için, sağlam ve sarsıntıya dayanıklı yapılar inşa etmek gibi mühim bir mükellefiyetimiz var. Bu mükellefiyetleri yerine getirmek durumundayız. Aksi halde, ceremesi büyük iken, faturasını da çok ağır şekilde ödemeye mecbur kalıyoruz. Misâl: Bir ay evvel yaşadığımız ve artçı sarsıntıları bir-iki yıl daha devam edecek olan Maraş-Hatay hattı üzerindeki depremlerin yol açtığı büyük can ve mal kaybının faturasını dahi henüz