"Başka adam yok" mu

Milyonlarca insanımızın ağırlaştıkça ağırlaşan geçim sıkıntısının farkında olmayan çok az kimse var.Tabii, bazılarının da "tuzu kuru" olduğu için, başkasının derdi-sıkıntısı onların umurunda değil. Bu kesimi bahsimizden hariç tutarak mevzuya devam edelim. Hemen hepimizin bir şekilde karşılaştığı siyasî iktidar fanatiği öyle tarafgirler var ki, sıkıştıkları anda hemen bir ezber söze sığınarak işin içinde çıkmaya çalışıyorlar. O söz şudur: "İyi de kardeşim, başka adam mı var Yok ki, ülkeyi yönetecek başka adam..." Bu türden sözler sarf etmek ne demek biliyor musunuz Sahiden "Başka adam yok" demek, aynı zamanda demokratlıktan nasibini alamamış olmak demektir. Demokratik rejimi kabul etmemek, bunu içine sindirememiş olmak demektir. Demokrasiyi işine geldiği gibi yontmak demektir. Keza, "Başka adam yok" demek, demokrasiyi kabul etmiş bir topluma, bir millete, koca bir ülkeye inanmamak, belki hakaret etmek demektir. Yahu, Allah aşkına ne demek şu sakat ezberli "Başka adam yok" lâfı Bu hakaretâmiz söze insanlar neden sığınma ihtiyacını duyar Bu bir kronik maraz değil midir Binlerce yıllık mazisi ve devlet tecrübesi olan, nice fatihler yetiştiren, milyonlarca kahraman evlâdı bulunan bir milletin içinden ihtiyaç zamanında başka adamın çıkmayacağını söylemek, elbette bir tür hastalıktır. Fanatikliktir, bağnazlıktır, tarafgirlik hastalığıdır. Aynı şekilde, milletin hür iradesine inanmamak, güvenmemek demektir. Böylelerinin teskin ve tedavi edilmesi zor olsa da, demokratik nizamın işlemesi ve millî iradenin hâkim kılınması ile bu zorluk elbette aşılır ve aşılması kaçınılmaz bir gelişme olarak seçim sandıklarında tecelli eder. Velev ki, "tek adam"cı fanatikler ile tarafgir bağnazlar istemese ve buna razı olmasalar da... GÜNÜN TARİHİ: 7 ARALIK 1920 Komünistler ile Kemalistler Eylül 1920'de merkezi Bakü'da olup bilâhare buradan Ankara'ya alınan Türkiye Komünist Partisinin bizdeki resmî kuruluş tarihi 7 Aralık 1920'dir. Nakil işi, Ankara ile diplomatik münasebetleri geliştirme eğiliminde olan Sovyet Rusya hükümetinin de isteğine uygun şekilde gerçekleştirildi. Nisan 1920'den itibaren merkezi Ankara'da şekillenen yeni Türkiye hükümeti ile 1917 sonlarında kurulan Sovyet Rusya hükümeti arasında karşılıklı menfaate dayalı sıkı bir irtibatın kurulduğu anlaşılıyor. Söz konusu irtibat ve işbirliğine dayalı faaliyetler, siyasî, ideolojik, askerî ve iktisadî sahada bariz şekilde görülebiliyor. O dönemde, Rusya'da hükmeden yöneticiler Bolşevikler-Komünistler iken, Türkiye'de ise, eski İttihatçı olan Kemalistler