Cemaat, istinat noktasıdır

Büyük İstanbul gazetesinde Adnan Deniz'e verdiğimiz mülâkata "cemaat" bahisleriyle devam edelim:- Küreselleşen dünyada birey faktörü "tabiri caizse" kutsallaştırılırken ve bireye özgü yeni bir dünya inşa edilirken bireyin tam karşısında bir konumda ve bambaşka bir anlayışı savunan cemaatlerin bu tutumunu nasıl değerlendirirsiniz "Şahıs" ve "şahs-ı manevî" dediğiniz ilkeler bağlamında bu durumu nasıl izah edersiniz Burada çok büyük bir çelişki yok mu - Bu sorunuzun muhtelif bazı yerlerini "cemaatler" adlı kitabımda işlemiştim. İnsan sosyal bir varlık olduğundan tek başına yaşayamaz. Hem maddî, hem manevî ihtiyaçlarını karşılama noktasında diğer insanlarla teşrik-i mesai yapma ihtiyacı ve zorunluluğu var. Tek başına yaşama dediğimiz şey ancak romanlarda ve o da geçici bir süreliğine olur. "Zaman cemaat zamanıdır" diyen Bediüzzaman "Bu dostsuz zamanda" ibaresini boşuna kullanmıyor. Bu imgelem bireyselleştirme rüzgârlarıyla daha da katmerlenebiliyor. Bireyselleştirme rüzgârı; bireyi toplumdan, sevdiklerinden ve ailesinden koparıyor ve bir bakıma fıtratını bozuyor. İşte buna karşı bir istinat noktasıdır cemaatler. - Yani ortada bir gayri tabiîlik yok diyorsunuz... Öyle mi - Şöyle izah edeyim; "Cemaat mensubiyeti birey kimliğini eziyor ya da biat kültürünü benimsiyor" diyorlar. Bediüzzaman'ın