İsmail Kılıçarslan

Yeni Şafak

Sosyal çürüme yazıları 4: Ahlâkî pozculuk cumhuriyeti

TDK'ya sorduğunuzda size "ahlâk"ın karşılığını şöyle veriyor: "Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları."Son derece eksik de olsa, bu tanım bu yazıda bana bir hareket alanı sağlayacak. "Eksik" dedim çünkü ahlâkın şartının toplumsallık olmadığı ortadadır. "Hareket alanı sağlayacak" dedim çünkü bugünkü sosya

Sosyal çürüme yazıları 3: Şişirilmiş dudaklar cumhuriyeti

Kadınlara da erkeklere de tarihin hiçbir döneminde bu yüzyılda yapıldığı kadar büyük bir "güzel olmalısın" baskısı yapılmadığı tartışmasız bir hakikat. Kadının da erkeğin de bu baskıya yenilip teslim olduğu da öyle.Güzellik kriterlerinin "belli oranda toplumsal kabul"ler olmaktan çıkarılıp "değişken nesnellikler alanında küresel kabuller" olması el

Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti

"Zevkin tekrarına düşkünlükle ulaşılan biyopsikososyal bir bozukluk." Modern dünyanın genel geçer bağımlılık tanımı böyle. Modern dünyanın bu tanımda gözümüzden kaçırdığı şey ise, günümüzde zevke erişimin ve zevk çeşitliliğinin insanlık tarihinin en yüksek düzeyine bizatihi modern dünya eliyle ulaşılmış olması. Aptal yeni dünyada "ne pahasına olurs

Yavaş orman

"Tıpkı böyle hafifçe esen bir rüzgarda incecik bir ürpertiyle 'seni özledim' diyebilmeyi özler miymiş insan abi Ben özledim. Hatta öyle ki özlemenin kendisini bile özledim."Şunca yıl yaşadım, şunca yer gezip şunca insan tanıdım, derdini onunki kadar sade, onunki kadar içten anlatanını görmedim. Bilirsiniz ya, derdini böyle anlatan insanın hikayesin

Sosyal çürüme yazıları 1: Üçüncü sayfa cumhuriyeti

"Hele şu gündem bitsin, hele şu günler geçsin" diye diye beklettiğim bazı yazıları "nasılsa bu gündem geçmez" diyerek seri halde yazmaya karar vermiş durumdayım. Pazar günleri yine hikâyelerimi yazarım, gündemde sert bir değişiklik olursa yine gündeme dönerim ama niyetim o ki önümüzdeki 2-3 ay adına "sosyal çürüme yazıları" dediğim bu yazıları yaza

AK Parti İslamcılardan kurtulmalı mı

Bu soruya, AK Parti Genel Merkezi'nde çok güçlü olduğunu düşünen bir ekip (çete mi demeliydim) ile onların beslediği trol, ajans hesapları, köşe yazarları ve benzerlerinden oluşan bir toplam "evet" diye cevap veriyor uzun süredir. İhvan çizgisinin bütünüyle tasfiye edildiğine (dahası edilmesinin şart olduğuna) inanan, Türkiye'nin dış politikasında

Aşksızlara verme öğüt

"İstemeyecekti" dedi mantolu bir adam, "buğdayı istemeyecekti." Önünde durduğu delikanlı kayıtsızca omuz silkip devam etti yoluna. Mantolu adam da yürüdü ve şöyle dedi: "Yunus o buğdayı istemeyecekti." Ardından epeyce yükseltti sesini: "Yunus o buğdayı istemeyecekti." Kalabalıktan duranlar oldu. Bir anlığına elbette. Kimselerin uzun uzun durmalara

Bunu da mı konuşmayalım, bu sefer de mi konuşmayalım

Karnından konuşmanın, vantrilok taklidi yapmanın hiçbir işe yaramadığı yere geldik dayandık. Genel yorumlarla, büyük okumalarla, "ben demiştim"lerle alınacak mesafe de kalmış görünmüyor. Bu saatten sonra AK Parti'nin yapacağı tek şey bence daha 10 ay önce Türk halkının teveccühünü bir kez daha kazanarak başkan olan Recep Tayyip Erdoğan eliyle köklü

Arınma gecesi

Son iki aydır bu köşede "siyasi temsiliyet meselesi" ile ilgili birkaç yazı yazdım. Yaklaşanı gördüğümden değil, durumu az çok okumaktan kaynaklı idi bu yazılar. "Yaklaşanı gördüm" diyene de pek itibar etmemek gerekir ayrıca. Zira 2024 yerel seçimleri için "yaklaşanı görmek" kimse açısından pek olanaklı değildi. Bunun sebeplerini uzun uzun ve başka

Varsın yere gelsin sırtımız

"Kaderin işi çeşit çeşittir. Kimini düzünden kimini tersinden işlese de netice değişmez" denilmiştir ve doğru denilmiştir.Genç çömlekçinin işini her zamankinden iki, hatta üç kat hızlı yapıyor olmasından huzursuz olan ustası ve babası "Emir, daha yapacak dört tane çömleğin var. Ne kadar uğraşırsan uğraş o güreşe yetişmen zor" der ve ekler: "Hem zat