Işıl Özgentürk

Cumhuriyet

Hiç durmadan kanayan bir yara:

Sessizce oturmuş, gelinliği içinde kaybolmuş küçücük bir kızın fotoğrafına bakıyorum. Küçücük, 13'ünde var yok. Çocuk gözleri korkuyla bakıyor. Az sonra babası yaşında bir adamın koynuna verilecek. Annesi ağlıyor, dışarıda içkinin de etkisiyle coşan erkek sesleri... Kızın küçük kız kardeşi dehşet içinde, çok değil iki üç yıl sonra sıra ona gelecek.

'Ya benimsin ya da kara toprağın!'

Saat sabah 9: Boşanmak isteyen bir kadın kocası tarafından öldürüldü. Saat 12: İki yıl önce boşanan bir kadın eski kocası tarafından öldürüldü. Saat 15: Bir kadın ve yedi yaşındaki oğlu boşanmayı kabul etmeyen kocası tarafından öldürüldü. Saat 18: Bir kadın bir gün önce cezaevinden çıkan kocası tarafından öldürüldü. Saat 21: Bir kadın boşanmak iste

Hayal kurmak da mı yasak!

Sevgili okurlarım kitaplarımı karıştırırken Rus şair Mayakovski'nin şiir kitabına rastladım. Ve birden onun 1917 Devrimi sırasında devrim karşıtlarını bastırmak için yola çıkmış yüzlerce genç insanın olduğu bir trende şiir okurken çekilmiş fotoğrafı aklıma düştü. Sonra Sovyet Devrimi günlerine gittim ve kendime hayal kurmak için izin verdim. Şöyle

Bu altın işi çok karışıktır

Sevgili okurlarım bugün önce değerli yazarımız Füruzan'ı sonsuzluğa uğurlayalım. "Füruzan öldü" dediklerinde "Hadi canım, o ölümsüzdür" dedim. Evet benim için o bu toprakların Kibele'siydi. Ve Kibele ölümsüzdür. Bir gün kaderine baş kaldıran gencecik bir kızdır. Bir gün zulmün öldürdüğü oğlunun kemiklerini yıllarca bekleyen bir annedir. Bir gün, ko

Kürt meselesi etnik bir mesele değil, bir Türkiye meselesidir!

Sevgili okurlarım, unutmuş olabiliriz hatırlayalım: Tayyip Erdoğan 1994'te İstanbul Belediye Başkanlığı'nı yüzde 25.19 oyla kazandı. Nedeni sosyal demokratların farklı iki aday göstermesiydi. Bunu hiç unutmadan günümüze gelelim, seçim yaklaşırken tartışılan en önemli konulardan birine: Hiç kuşkusuz DEM Parti'nin (Bu adı hiç benimseyemedim.) hangi p

Özgür irade o da ne

Sevgili okurlarım siz, benim kentimde acaba kim belediye başkanı olacak diye kara kara düşünürken ben bir nebze soluklanmak için kendimi Assos'a vurdum. Çünkü 24 yıldır Prof. Dr. Örsan K. Öymen tarafından Felsefe Sanat Bilim Derneği bünyesinde düzenlenen Assos'ta felsefe etkinliğinin konusu bu kez "Özgür İradeİstenç Sorunu". Yaklaşık beş yıldır bu

Yaşasın hepimiz deliriyoruz!

Sevgili okurlarım bir hikâyeyle başlayalım. Bir zamanlar bir padişah bir bakmış ki, sarayın bütçesi suyunu çekmiş. Vezirini çağırıp halka yeni vergiler koymasını söylemiş. Vezir vergiyi bir misli artırmış. Padişah sormuş: "Halk yeni duruma alıştı mı" Vezir: "Hiç sesleri çıkmıyor." "Öyle mi" demiş padişah: "Biraz daha artıralım!" Vezir vergiyi üç mi

Hiçbir halk bu kadar aşağılanmamıştır!

Geçenlerde havaalanında bir ailenin çocuğunu askere uğurlamasına tanık oldum. Anne o kadar çok ağlıyor ki herkes şaşırmıştı. Sonunda oğlunun ayaklarına kapandı ve "Gitme seni ölüme yollamam ben!" diye haykırmaya başladı. Ben dayanamayıp oradan uzaklaştım ama yıllarca otobüs garajlarında tanık olduğum asker uğurlamaları aklıma geldi. Onlara en çok o

'Aşk, Ateş ve Anarşi Günleri'

Sevgili okurlarım biliyorum pek çoğumuz demokrasi varmış gibi yaşadığımız şu güzelim ülkemizde partilere, sivil toplum kuruluşlarına inancımızı yitirdik. Pek çoğumuz içimizden belki "Bu ülkede olumlu hiçbir şey olmaz" diyoruz. Derin bir kayıtsızlık, her şeyi kabullenme hali ülkemizi bir kara bulut gibi sardı. Artık ne yükselen dolar ve Avro ne de h

Su kendi yolunu bulur

Yılbaşı gecesi tam 12'de gözlerimi kapatıp öylece durdum. Ve "Daha kaç yılbaşı yaşayacağım" sorusu gelip beni buldu. Bilmek zor. Öyleyse dedim dostlarıma, okurlarıma yeni yıl hikâyeleri anlatmakla işe başlayayım. Gün gelir beni hikâyelerimle anımsarlar. Gecenin terk ettiği kent kıpır kıpır. Her yeni gün doğurgan bir dişi gibi yepyeni umutlara, acıl