Batılılar demokrasiye nasıl geçtiler

Bir ülkenin demokrasiye geçmesi iki yoldan biriyle gerçekleşebilir. Biri: Ülke vatandaşlarının çoğunun, istibdada karşı hak ve hürriyet mücadelesi vererek ısrarla demokrasi talebinde bulunmaları, gerekirse bedel ödeyerek müstebit rejimleri bu işe zorlamaları, sonra demokrasiye geçildikten sonra ona sahip çıkmaya devam etmeleridir.Diğeri: Hür demokratik ülkelerin, ağırlıklarını kullanarak bir ülkenin müstebit yöneticilerine baskı kurmaları ve demokrasiye yol vermelerini sağlamalarıdır. İkinci yol, faydalı olmakla beraber kalıcı olmayabilir. Zira sivil ve askerî müstebitler, derin odaklarla işbirliği yaparak, doğrudan veya dolaylı yoldan darbe yaparak ülke yönetimini ele geçirip, kendilerine bağlı siyasî güçleri iş başına getirmeleri kuvvetle muhtemeldir. Nitekim ülkemiz, 1950'de hür Batılı devletlerin, 27 yıl hüküm süren tek partili müstebit rejimin o zamanki yöneticilerine baskı yapmaları neticesinde demokrasiye geçmişti. Ancak bu durum uzun sürmedi. 1960'ta sivil ve askerî müstebitler, el ele vererek o zamanki AhrarDemokrat idareyi silâh zoru ile devirip Demokrat güçleri ve ülkeyi perişan ettiler. Halk o süreçte demokratik tepkisini ortaya koymadı, gelecek seçimlere kadar olanları sessizce seyretmekle yetindi. Toparlanan Demokratlar, 1965 seçimlerinde yeniden iktidara geldiler, ancak 1971'de askerî muhtıra ile tekrar yönetimden alaşağı edildiler. Halk yine olayları seyretmekle yetindi. Pes etmeyen aynı güçler, Nur Talebelerinin desteğiyle 1973 seçimlerinde başarı göstererek koalisyonla da olsa yine yönetime geçtiler. Demokrat güçler, asıl darbeyi 1980 ihtilâliyle yediler ve iktidardan uzaklaştırıldılar. Bu sefer yalnız halk seyretmekle yetinmedi, o güçlerden yüz çevirip demokrasinin ve ülkenin canına okuyan darbecileri alkışlayarak destekledi. 28 Şubat 1997'de askerî darbeciler, harekete geçerek sivil yönetimi istifaya zorladılar, işin başına getirdikleri siyasîler eliyle din ve dindar camia üzerine baskı kurdular ve halkı canından bezdirdiler. İstisnalar dışında ne yazık ki halk o süreçte de olanları seyretmekle yetindi, sonra 2002'de darbecilerin oyununa gelerek Demokrat güçlerden desteğini çekti ve Vizyonsuz, öngörüsüz, ehliyetsiz dindar kimlikli şimdiki siyasîleri iktidara taşıdı. Günümüzde Ülke olarak, bunlar eliyle tarihinin en büyük manevî ve ekonomik krizini yaşamaya devam