Sadakat ve tesanüd imtihanı

Günümüzde Nur talebelerinin en zor imtihanları; Üstada ve Nur mesleğine sadakat gösterip, aralarında tesanüdü tesis ve muhafaza etme imtihanıdır. İman ve Kur'an hizmetinin selameti, ülkemizin siyasî ve içtimaî dengesinin sağlanması bu imtihanın başarılmasına bağlıdır.

Nur Talebesi olmanın farklı özellikleri vardır. Bunların başında; Üstad Bediüzzaman'ı ahir zamanın peygamber varisi, müceddidi, müçtehidi, mehdisi bilip başka şeyh, hoca ve temayüz etmiş şahsiyetin peşine gitmemek, (1) Kur'an'ın ahir zaman insanlarına yönelik en güzel mesajını beyan eden Risale-i Nur'u kendi telifi gibi kabul ederek onun neşrini hayatının gayesi bilmektir. (2)

Kendisini Nur Talebesi kabul eden çok sayıda kişi vardır ki, "Bana sadece iman lâzımdır" diyerek, Külliyatın yalnız iman bahislerini okur, orada yoğunlaşır. O, Nurun içtimaî ve siyasî ölçülerini ya hiç okumaz, ya da onları Üstadın maksadına ve uygulamalarına aykırı bir şekilde yorumlayarak, Nur mesleğine uymayan dindar kimlikli siyasî akımlara kapılır ve onların iktidara taşınmasına yardımcı olur.

Nur Mesleğinde öncelik, Risale-i Nur yoluyla iman ve Kur'an hizmeti yapmak, taklidi olan imanı tahkiki araştırmaya dayanan kuvvetli bir iman haline getirmektir. Bununla birlikte Münazarat, Sünühat, Divan-ı Harbî Örfî, Emirdağ Lahikası adlı eserlerde görüldüğü gibi onun içtimaî ve siyasî sahaya taalluk eden ölçüleri de vardır.

İmanı kurtarma ve tahkiki yapma meselesinde bütün Nur Talebeleri müttefiktir. İhtilaf, bir kısım Nur Talebelerinin Külliyattaki siyasî ve içtimaî ölçüleri okuyup dikkate almaması ya da onları Üstadın maksadına aykırı bir şekilde yorumlayarak yanlış siyasî cereyanlara kapılmasında çıkmaktadır.

Merhum Zübeyir Gündüzalp, Külliyatın sadece imanî bahislerini okumakla Nur Talebelerinin ittihad ve ittifakının yeteri kadar temin edilmeyeceğini, ondaki siyasî ve içtimaî ölçüleri de Üstada ve uygulamasına göre anlayıp, onlarda ittifak etmek ve hayata tatbik etmek gerektiğini beyan etmiştir. (3)

Nur Talebelerinin çoğu, iman hizmeti yanında Ahrar Demokratlara nokta-i istinat oldukları ve onları iktidara taşıdıkları (1970-1980 arası) dönemde hem iman hizmeti inkişaf etmiş, hem de ülkemizin siyasî ve sosyal dengesi yerine oturmuştur.

Ne zaman onların önemli bir kısmı, 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra darbecilere ve Anayasalarına destek verip, demokrat olmayan dindar kimlikli siyaset akımına nokta-i istinat olmaya başladılar, hem iman hizmeti zarar görmüş, hem de ülkemizin siyasî ve sosyal dengeleri bozulmuştur.