Mesela dedik...

11,16 Haziran tarihli yazılarımızdan mülhem; bir özel, bir genel eleştiriyle başlayalım istedik. 1 'SARI TORBA' Kuşkusuz, uzun bakanlık döneminde Süleyman Soylu, totalde başarılı bir görev icra etmiştir. Türkiye'nin terörle mücadelesinde gösterdiği dirayet ve yönetim sayesinde şimdiden Türkiye'nin siyasi tarihinde de yerini almıştır. Ne var ki; uzun zaman, çok iş, fazla söz; tabiatı gereği kimi yanlışlıklarla, hatalarla, yanılsamalarla maluldür. Bu bağlamda dile getirmek istediğimiz husus, Sayın Bakan'ın 'sarı torba' söylemidir. "Sarı torbaya girdiler, sarı torbaya sokarız, sarı torbada geldiler-gittiler" vs. Bu söylem, belki yukarı mahalle delikanlılarının kahve önü sohbetlerinde iyi gidip, iyi mavra konusu olabilir. Fakat devlet ciddiyetine yakışmayan, devlet diline uygun olmayan bir vasıftadır. Devlet dilinin nasıl olması gerektiği ise MSB'nin açıklamalarından görülmektedir; "etkisiz hale getirildi..." Ayrıca; 'sarı torbaya sokulan (!)' katil, terörist, hain, alçak, namussuz olsa da bir insandır, ademoğludur, dünyaya gökten zembil ile gelmemiştir; bir anası-babası, kardeşleri, dostları, arkadaşları, akrabaları vardır. Teröristin kendisine değil, işte bu geride kalanlara hürmeten de bu söylemler doğru değildir. Umulur ki; yeni İçişleri Bakanımız diğer işleriyle beraber bu konuda da daha hassas ve dikkatli davranır. 2 Karı-koca büyükelçiler. Uzaktan gördüğüm ve anladığım kadarıyla, sayıları ne kadardır bilmem; Dışişlerinde karı-koca büyükelçiler aynı anda görev yapabilmekteler. Bu devran Dışişleri'nde ne kadar caridir onu da bilmiyorum, lakin, yine uzun yıllar başarılı bir Dışişleri Bakanlığı yapan Mevlüt Çavuşoğlu döneminde sanki teşvik edildi ve daha da arttı. Oysa bu uygulama; hem yönetim bilimi açısından, hem insani olarak doğru bir uygulama değildir,