Bi dur bakalım!

Giriş notu: Dost acı söyler... Fehvasınca: Her ne sebeple olursa olsun, seçim kaybetmiş belediye başkanlarının, kamu kurum ve kuruluşlarına mütevelli heyet üyesiyönetim kurulu üyesi olarak seçilmeleriatanmaları Ak Parti'nin yapacağı (yapması gereken) yeniliklerin ruhunu zedeleyecektir. Nokta.)

1

Ne çok kullanırız 'bi dur bakalım' veya 'dur bi bakalım' kavramını, değil mi

2

İlk defa Dücane Cündioğlu'nda gördüm, daha sonra başka yerlerde de karşıma çıktı;

'Durmak' ile 'anlamak' kelimeleri arasındaki ilişki...

Bu iki kelimenin birbirine bitişikliğini, eklenmişliğini, birbirinin içine geçişini, birbirinin yerine ikame oluşlarını ve ikisinin bir kelimeye dönüştüklerini...

İddia şu: Yeryüzüne dağılmış birçok dilde anlamak kelimesi 'durmak'ı içermektedir.

Yunancadaki Episteme

Arapçadaki Vekafe

İngilizcedeki Understand

Almancadaki Verstehen... gibi.

Türkçeye gelince aynı bağlamda birden fazla kelimeylekavramla karşılaşmak mümkün.

Türkçede; kavranılması, anlaşılması, özümsenmesi, aydınlatılması gereken bir durumla karşılaştığımızda, hatta beden dilimizi de kullanarak 'dur bi bakalım' deriz.

Buradaki 'bakalım' kelimesi doğrudan doğruya 'anlamak' anlamındadır.

Anlamak içinse sakinleşmeyi, durmayı imlemektedir.

Ayrıca, değişik kaynaklarda 'düşünmek' kelimesi 'anlamak' yerine ikame edilir. Düşünmek için, yani anlayabilmek için önce 'düşmek'in (Azeri Türkçesinde durmak anlamında kullanılır, mesela arabadan düşülür) gerçekleşmesine işaret edilir.

3

Bizim Ekrem hep anlatır;

Ben çocukluğumda karasaban gördüm... diye.

Karasaban neyin sembolü İnsanlığın avcı-toplayıcı toplumdan, tarım toplumuna geçişinin...

Demek ki bilinen tarih içinde yaklaşık 20.000 sene öncesinden beri insanlığın geçirdiği değişim bir karasabanı ortadan kaldıramamış.

Günümüzde ise, bizim ömrümüz içinde öylesine hızlı değişimler oldu ki neredeyse geçen 20.000 yılı geride bıraktı.

Bugün insanlık ve her şey öylesine hızlı akıyor ki, dalgaların üzerinde sörf yapılıyormuş gibi her şeye sadece 'değerek' yol alıyor.

Dalga kesildiği an, yani rüzgarın durduğu an sörf üzerindeki kişinin ayakta kalması mümkün değil, devrilip suya gömülür... değil mi