'MAHALLE'nin yerlisi kim

(ÖN VE SANKİ ALAKASIZ BİR NOT: Süleyman Seyfi Öğün'ün Fransa'daki olayları vesile ederek kaleme aldığı 3 Temmuz tarihli 'Âdemin ademe yaptıkları' başlıklı yazısı bulunup okunmalı; ki bu yazıya da bir derinlik katacaktır.) İkidir; 'mahalle' ve 'mahalleli olmak' üzerine yazmaktayız okuduğunuzgördüğünüz gibi... Mahalleli olmak, tam da İbni Haldun'un 'sebep asabiyeti' diye tesmiye ettiği şeye denk gelmektedir. Malumunuz olduğu üzre Üstad, insanlığın idrakine 'asabiyet' kavramını armağan etmenin; onun oluşum ve gelişim aşamalarını anlatmanın yanında; 'Asabiyet'in niçin ve nasıl bozulacağını da ihmal etmemiş, onları da tadat etmiş. Bu bozucu etmenlerin en önemlilerinden birisi de; sızıntı ve sığınmadır. Dışarıdan bünyeye katılanların miktarı ve cinsi asabiyetin oluşması için gerekli unsurlardan birisi olan 'nisap'ı bozma tehlikesini ortaya çıkardığında; Eğer asıllaryerliler 'ıslah edici abiler'in önderliğindeyönlendirmesiyle dışarıdan gelenlerin yakıcılığınabozgunculuğuna karşı çıkmazlarsaçıkamazlarsa, mahalle güç kaybeder, zaafa düşer, zamanla yok olur. Öyleyse şu soru her zaman önemli: Mahallenin yerlileri kimlerdir "Halk gelecek... Gülersin! Her çeşit aydınlarımızın yanına lütfen inmek istedikleri uydurma halk değil... Bizim gerçek halkımız... Bizden başka bir insan türü olmayı sürdüren halkımız... Hiç su katılmamış yerli. 'Yerli ne demek Biz yerli değil miyiz' 'Su katılmamış dedim... Biz aydınlara çok su katılmıştır, hem de cıs cıvık yabancı suyu... Su katılmamış yerli olmayınca hiçbir şey olunmaz. İnsan bile olunmaz. Çünkü gerçekten namuslu olunamaz. Bilirsin, Batılılaşmaya yöneldiğimizden bu yana, biz aydınlar halktan ayrılmışız. Çünkü bu Batılılaşma bize halktan değil Saray'dan gelmiştir. Halktan kopmuş, halka dönebilmek umudunu kesinlikle yitirmiş Saray'dan... Saray ile en yakın çevresi, vezir vüzera... Bu dönemde bizim halkımız Batı'ya karşı Batılılaşmaya çabalayan Osmanoğulları'na rağmen, Osmanlıyı savunmuşlardır. Daha sonra, Batılılaşmaya çabalayan Türklere rağmen Türkçülüğü,