Kemal Kılıçdaroğlu'nun zekasına dair

1 Çoktan beri bir hususta şüpheler içerisindeyim. Bazen, ciddi ciddi, Kılıçdaroğlu'nun zekasının yeterince gelişmediği kanaatiyle dolaşırken; Öyle olgularla karşılaşıyorum ki; bu tavır bu söz ancak zeki birinden sadır olur... demek mecburiyetinde kalıyorum. 2 Mesele şu; Kemal Kılıçdaroğlu klasik CHP anlayışından farklı olarak demokrasiyi Voltaire gibi mi kabulleniyor acaba. Ne demişti Voltaire; "Katıksız demokrasi ayak takımının despotizmidir." Oysa CHP geleneğine göre demokrasi bir seçkinler rejimidir. Bunun için değil midir.. Birisi çıkar; "benim oyumla bir çobanın oyu bir olamaz" der, ötekisi CHP'ye oy vermeyenleri 'göbeğini kaşıyan adam', 'makarnacı' v.s kelimelerle aşağılamaya çalışır. Dahası İsmet İnönü 1950 seçimlerinden sonra olsa gerek; "... Sizin oylarınız sayıca bizden fazla, ama bizim oylarımızın ağırlığı sizinkilerden çok fazla..." der. 3 Anlaşılan o ki; birileri Kılıçdaroğlu'na CHP'nin seçkinci anlayışıyla iktidar olmanın hiçbir zaman mümkün olamayacağını söylemiş; İktidar olmanın olmazsa olmazının, her oyun eşit kabul edilmesi olduğunu anlatmış... Oysa geçmişte, CHP iktidar olmasa da bürokrasi eliyle ve darbelerle; Hep muktedir kalmayı becerdiği için bir hususu pek dert etmemiş. Ancak en son 15 Temmuz darbe girişiminden sonra devletteki CHP anlayışını muktedir kılan odakların ortadan kaldırılmasıyla yeni arayışlara girmek kaçınılmaz olmuştur. Doğru da; Kemal Kılıçdaroğlu bu yeni anlayış aşamasına gelmeyi ister kendi akletmiş olsun ister başkaları dikte etsin; ölçüyü tutturamamıştır. Makulü bilmediği, makulat durağında duramadığı için, seçkinler tepesinden lümpenlik çukuruna düşmüştür. Bugünkü Kılıçdaroğlu CHP'sinin kimliği, kişiliği, aidiyeti,