Haddim olarak3

1 Bununla beraber, bu başlıkla üçüncü yazıyı yazmış olacağım. Birincisini 28 Şubat'ın meşhur MGK'sından sonra yazmış ve rahmetli Necmettin Erbakan'a hitaben demiştik ki: "Sevgili HOCAM, Bugün geldiğiniz noktaya hangi bedeli ödeyerek geldiğinizin,... bu gelişin sizin kişisel serüveninizden öte milyonlarca insanın umudu ve ülkenin geleceğiyle çok yakından ilgili olduğunun,... ve sizin kişisel kaderinizle ümmetin kaderinin iç içe geçmiş olduğunun da farkındayım... "İslam'ın şartının beş, altıncısının da haddini bilmek" olduğunu da biliyorum. 'Haddim olmayarak' söze başlamayı, haddim olmayarak bir işe kalkışmışsam özür dilemesini de bilirim. Neyi söylemek ve yapmak kimin haddinedir bunu da anlayabilirim... Bu nedenle; sizin yirmi yedi yıllık mücadelenizin en azından yakın tanığı, hatta aynı iz üzerinden yürümüş, aynı yılları, aynı kaderi aynı biçimde eskitmiş olmam nedeniyle size ulaştırılacak sesim ve kelimelerim var, haddim olarak... Kurduğunuz hükümete karşı kurulan savunma hatlarını gördükçe, başarılı olmamanız için kendi dilleriyle edilen duaları işittikçe, bütün dünyada sizin ve başarınız için şükür namazları kılındığı haberini aldıkça; Sizden; yoksullar, garipler, düşkünler, kimsesizler adına; aşıklar, deliler, divaneler adına; çocuklar, gençler, kadınlar ve yaşlılarımız adına; radikaller ve marjinaller adına; köylüler, kasabalılar adına; yeni yetme genç kızların kirpiklerinden, oğlanların bıyıklarından dökülen heyecanlar adına; sizden talebim odur ki; bugüne kadar asıl onların bilmesi gerektiği halde halktan gizlenenleri onlara söyleyin... Korunmakla ve kollanmakla giderek halktan uzaklaşan 'devlet'i korkulur olmaktan çıkarıp yanımıza getirin... Örneğin 'çekiç gücün kaldırılması', 'İsrail güvenlik anlaşması' gibi konularda önünüze koyulan gerçekleri ülkenin insanlarıyla paylaşın... Sadece bu; konuşun insanlarla; zor da olsa kötü de olsa insanlara gerçekleri anlatın. Umuyor ve inanıyorum ki, sadece bu kadarı bile size dua için kıpırdayan dudakların çoğalmasına ve bu kıpırtıların kurulacak yeni dünya düzeninin ayak seslerine eşlik edeceğine inanıyorum." Söz konusu yazıyı ikinci kez; Başına; yazının ilk defa ne zaman ve nerede yazıldığına dair not düşerek "Bugün niye alıntıladığımıza gelince; bilmem, eskileri karıştırırken dikkatimi çekti, birlikte yeniden o günleri hatırlayalım istedim" diyerek 2 Eylül 2018 tarihinde yayınlamışım. 2 Seçimden önce de duymuştum; Kimi çevreler R. Tayyip Erdoğan'ı alışılmışın aksine Abdulhamid'e değil de Yavuz Sultan Selim'e benzetmeye başladılar. Doğrusu bunun gerekçesini anlayabilmiş değilim; eğer aklıma gelen niyetle bu benzetme yapılıyorsa bunun tehlikeli bir kapıyı açacağından korkarım. Biz ısrarla Erdoğan'ı II. Abdulhamid'e benzetenlerden olmayı sürdürmek isteyenlerdeniz. Başkaca şeyler bir tarafa; Hatırlatmak isterim; Yavuz Sultan Selim'in Mısır fethinden sonra Halifeliğe nispet edilen kutsal emanetleri İstanbul'a getirip 'Halife'liği Osmanlı Sultanlarına takdim etmesine