Hüseyin Akın

Milli Gazete

Bu Şiirler Kuşları Ürkütmüyor

Usta şair Cengizhan Orakçı'nın yeni şiir kitabı göksel bir aydınlık gibi masama düştü. Kitaptaki şiirlerin büyük bir kısmına dergilerden aşina olsam da şiirin önü ve arkasını iki kapak arasında temaşa edip okumak daha başka oluyor. Kitap deyip geçmemek lazım. Nasıl iki dizenin diz dize oturup bir beyitte buluşmasından "beyit-beyt" ev hali doğuyorsa

"Kalmadı Artık Dağlara Yaslandığımız Akşamlar"

-Şair Dost Mevlâna İdris'in Ardından- Şair Mevlâna İdris dostumuz Hakk'a yürüdü. Ölüm haberini almadan daha üç beş saat önce iyiye gittiği haberi gelmiş nasıl sevinmiştik. Mustafa Ruhi Şirin ağabey saat başı takipteydi. Bütün sevenleri gibi duaya durmuştuk. Onu Mevla bizden daha çok seviyor olmalı ki yanına aldı. Mekânı cennet olsun. Mevlâna'nın is

Ilıca'da Şiir Var!

Geçtiğimiz günlerde Erzurum Dil ve Edebiyat Derneği Başkanı dostumuz Murat Ertaş'ın davetlisi olarak Erzurum Ilıca Şiir Şöleni'ne katıldım. Şiirin kalabalıklarla buluşturulması kolay bir şey değil. Dinleyici kalabalığı içerisinde şiir okuma sıramın gelmesini beklerken her dinleyicinin kendisine özgü bir şiire kulak veriş biçimi olduğunu fark ettim.

Şiirle ve Türküyle Düşünmek

İsmail Bingöl, şair olduğu kadar denemeciliği ile de dikkat çeken bir yazar. Deneme şiirden kopan artık malzemeler olduğu için onu en iyi yerde kullanmasını bilen yine şairlerdir. İsmail Bingöl demek aynı zamanda Erzurum Radyosu demektir. "Erzurum"un soğuğu ile "radyo"nun sıcaklığı birleştiğinde ortaya şiir tadında türküler çıkıyor elbette. İsmail

Akademisyenler neden deneme yazamaz

İlk başta ütülü bir pantolon kadar tedbirlidirler. Tedbir ve temkin denemeciyi kasar. Duygularına dipnot düşemeyeceği için mümkün mertebe ispata ve kaynağa yönelik cümleler kurmak zorunda kalırlar. Akademisyenler disiplinsizliğe gelemezler. Uzun cümle kurmaya alışıktırlar. Yazarken kahkaha atmak, gözyaşı dökmek ve okuyucuyla içli dışlı olmak onlara

Dünyanın En Güzel Sokakistanı

Dilimize yerleşmiş "sokakta bulmak" diye hepimizin bildiği bir deyim vardır. Yakınında bulunana sahip çıkmak anlamı içerse de hafiften bir sokağı tahfif sezmişimdir bu ifadede. "Ben onu sokakta bulmadım" derken sanki sokak birden karanlıklaşır, her bir şey ihtimale dönüşür ve angarya haline geliverir. Neresinden bakarsanız bakın, bu deyimde bir iza

Bazı Şeyler

l MGV uzun bir dönem İstanbul'daki şiir programlarının öncülüğünü yapıyordu. Çemberlitaş'ta FKM salonunda çok coşkulu şiir programları icra ediliyor ve katılımcı şairlerin şiirleri bir kitapçıkta toplanıp şiir dinlemeye gelenlere dağıtılıyordu. Bu programların birçoğuna katılmış biri olarak hâlâ bu kitapçıkları kütüphanemde muhafaza ederim. Diyeceğ

Yola Yolladım Seni

İnsanın imtihanı kendisinin nerede biteceği belli olmayan bir yolla başlıyor. Uzun ince bir yol. Ne yazarsa yazsın bir insanın yazdığı her şey bir yol hikâyesidir. Mücadele dediğimiz şey, insanın yolunu kesen ya da yoluna barikat olan engellerdir. Şeytan daha ilk başta Hz. Adem'e secde etmekten kaçınıp Allah tarafından lanetli olurken, insanın yolu

Ben Bir Kek Miyim

Yedi yaşındaki İsmail kalemi kâğıdı eline alıp şiir yazdığından habersiz, "Ben kek miyim" diye sordu, sosyal medya sallandı. Üstelik küçük İsmail'in ontolojik soruları bununla da sınırlı değildi. Önce, "Ben neyim" diye sordu. Cevap verecek birinin çıkmayacağını kestirebildiği için durmadı yine sordu: "Ben bir karadelik miyim" Sonra bir daha ve bir

Deniz tarafındaki kale

Futbol dünyadaki insan insana mücadelenin temsili biçimi. Hangi birimiz top oynarken oyun olduğunu unutarak kendimizi kıyasıya bir mücadelenin içerisinde bulmadık ki Okul kıyafetleriyle top peşinde koşup evde zılgıt yediğimiz anlar ne güzel ne unutulmaz anlardı. Boş arsalarda ve sokak aralarında koşarken kendimizi tuttuğumuz takımın as futbolcusu g