Hüseyin Akın

Milli Gazete

Yazar Tribi

Yazar tribi diye bir şey var, buna artık inandım. Özellikle yeni yetme yazarlarda bu kendini daha bir hissettiriyor. Koku gibi bir şey. Burnunuzu tutar gibi sinir sisteminizi tutmak zorunda kalıyorsunuz. Öyle yukardan kaş kaldırmalar, süzgün ve baygın bakışlar, konuşurken cümlelerin üzerinde hoplayıp zıplamalar ve daha neler neler. Bütün bunlar yaz

Muhtasar Mide Lügati (IV)

TUZ: İnsanoğlunun midesi çok geniş ve bir o kadar derindir. Kayaları da delmekle kalmaz, sırası gelince de afiyetle oturup yer. "Tuz, insanoğlunun yediği tek kayadır." ( Anadolu Kültür Oluşumunda Tuzun Rolü Alper Gölbaş-Zeynel Başıbüyük.) Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devletinde tuz çok önemli bir meta olmuş ve Anadolu'daki tuzun serüveni kültü

Yazarların Enflasyonla İmtihanı

Geçim sıkıntısı diye bir şey var. Bunu bilmek ancak yaşamakla mümkün. Hayatı idame ettirmek gittikçe zorlaştığında çektiğiniz sıkıntının uzun uzun izaha ihtiyacı yoktur. İçinde bulunduğunuz durumun "Geçim Sıkıntısı" olduğunu yaşadığınız hayat fazlasıyla anlatacaktır. Geçinmenin kendisi başlı başına sıkıntıdır zaten. Bir anlamıyla "uzlaşmak ve anlaş

Televizyondan İnip Sandalyeye Çıkmak

Aramızda hep bir şeyler var. Yüz yüze, gönül gönüle oturup halleşmeleri özledik. Çay ocaklarında oturup çoluk çocuklarımız üzerine harbiden ve hasbi biçimde konuşmalar yok artık. Sokakta karşılaşılmayacak insanlar grubuna girmenin bir havası var. Çok fazla görünür olmak demode. Hiç görünmemek sanki daha gizemli ve büyüleyici. Herkes "Bizim Hasan",

Bayrampaşa Hali Değil Dünya Hâli

Çok ilginç bir toplumda yaşıyoruz. Bir kesimin tamir dediğine diğer kesim tahribat diyor. Yapmak ve yıkmak fiilleri bile kişiden kişiye değişebiliyor. "Onlara yeryüzünde fesat çıkarmayın denildiği zaman: 'Biz sadece düzelticileriz' derler." (Bakara-11) Ayetin işaret ettiği kişilerin psikolojisi her dönem bir savunma biçimine uygun biçimde şekilleni

Suç Sosyolojisi

Suç, bidayetten beri var olan insani bir olgu. Literatüre geçmiş olanı kadar hiç literatüre geçmemiş olanı da vardır. Suç sadece işleyeni ve mağduru ilgilendirmekle sınırlı değil, aynı zamanda bütün toplumu etkileyen bir gerçeklik. Toplumu en iyi biçimde bu yönüyle okuyabilirsiniz. İşlenen suçun niteliği ve oranı o toplumla ilgili sosyolojik birtak

Kim Korkar Uçaktan

"Ağır ol bay düzyazı, sen ancak uçağa binebilirsin" demişti Cemal Süreya. Şair bu sözle neyi kastetmişti bilemem, ama benim anladığım şu: Şiir ayakları yere değmeyen aşkın özelliği ile düzyazının fevkindedir. Şiir omuzlarından tutulup yukarıya kaldırılmaya ihtiyaç duymaz. Düzyazı öyle değil. Onun yükselmesi ve ayağının yerden kesilmesi için bir vas

Kalbinizi Korumak için Bir Kitap!

Kalbinizi koruyor musunuz Bir kardiyologa gidip gitmediğinizi sormuyorum elbette. Zira yaşadığımız dünyada kriz sadece kalbimizi vurmuyor; benliğimizi, dimağımızı ve havsalamızı da vuruyor. Akleden bir kalbe dikkat çekmek istiyorum. Kafamızla kalbimizin arasını bulmamız gerekiyor. Herkes karşısındakini aklını kullanmaya davet ediyor. Şu ana kadar,

İpi Göğüslemek Değil Elindeki İpi Sağlam Tutmak

Öğretmenlerin doğal uzmanlık seviyesi üzerinde hiç cümle kuran görmedim şu ana kadar. Uzmanlık deyince nedense hep engelli bir koşuda ipi göğüslemek geliyor akla. Bir insan şayet yerinde durmuyorsa ya geri kalır ya da ileri gider. Mesleki anlamda şayet bir öğretmen geri kalmışsa takviye kurslarıyla emsalleriyle arasındaki mesafeyi kapatırsınız. Eğe

Gelin Teşbih Yapalım!

Bu dünyada her şey bir başka şeye benzer. Benzerlik bütüne yakınlığın işaretidir. Parçaların bütünü çağrıştırması gibi insan da kendisi kadar kendi dışındakilere benzer. Kendi dışındakiler insanı hatırlatır. Hayvanat, nebatat ve cemadat ne varsa âlemde birbiriyle akraba gibidir. Belki de bu sebepten Ademoğlunun en çok kullandığı sözcük "gibi" sözcü