Havva Küçük Konur

Yeni Asya

Isparta Mevlidi

Isparta'nın öyle bir hâli var ki, aslında bir şey söyletmiyor kendine. Anlatacağını diliyle anlatıyor, söyleyeceğini hâliyle söylüyor ve kimseye aslında söyleyecek bir şey bırakmıyor gibi..Her şehrin kendine has bir kokusu olduğu muhakkak. Bazı şehirlerin daha özeldir kokusu. Daha bir çeker içine, daha bir sarıverir. Ve onu daha adımınızı atar atma

Bir Abdurrahman Aydın vardı

Trabzon'un hizmet tarihinde ayrı bir yeri vardır. Orada şahıs olarak değil, sülale hâlinde tanınırlar. Selçuk'lar, Er'ler bunlardan ilk aklıma gelenler... Çok güzel yıllarım geçti orada. Çok güzel insanlar tanıdım. Bunlardan birisi de Aydın ailesiydi.Bazı insanları anlatırken klasik tanımları kullanamazsınız. Herkesi anlattığınız cümleler onun kame

Çocuk bakışları

Bazı gözler vardır hüzünle karışık. Sanki alınlarına hüzün yazılmıştır da, onu da hep gözlerinde taşıyorlar gibi. Kimi mahcup bakar.Yüzüne bakarsın utanır, başını önüne eğer. Bir yağmur tanesinin konduğu yapraktan kavisleşip düşüşü gibi... Kimi nuraniyet izdüşümü, kimi muhacir oluşun simgesi. Kimi küçük yüreğine sığdıramadığı kocaman yükleri gözler

Kapılar

Aile mahremiyetinin sembolü nedir deseler, kapılar derim.Ev yapılır, ev alınır, zevklere göre kapısı penceresi seçilir, iç teşrifat döşenir ve bir aileye mesken olur. Artık üzüntüler, sevinçler, kederler, endişeler, kaygılar hepsi emniyettedir. Akşam olup kapılar örtüldü mü, ev halkı kendi kendinedir. Ağlasalar da, sevinseler de, günlük sıradan hal

"Siyah çadır yandırılsa.."

Münazarat'ta meşrutiyeti istemeyenler, sürekli Üstada soruyorlar. "Eski düzen gelmeyecek mi" O da diyor eski hâl muhal, ya yeni hâl, ya izmihlâl.. Tekrar devam: "Sultan Hamid dönemi gelmeyecek mi" Cevap veriyor: "Şu siyah çadırınız yandırılsa, parça parça olsa yeniden çadır yapılır mı"Bu örneği eskiye dönüşün hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği şeklinde

Sayıların ötesinde bir zaferdir kalplere dokunmak

Günümüzün en sinsi kelimelerinden biri belki de "başarı." Zihinlerde devasa bir imge, tanımları durmadan değişen, kriterleri kişiden kişiye farklılaşan bir illüzyon...Ve dillerde dolaşan o kocaman, "Başardım!" nidaları... Peki, nedir bu başarının gerçek mahiyeti Bir insanın, bir kurumun, futbol takımının, işletmenin, esnafın "başarılı" addedilmesi

Hatırlamak

Hep eksik bir şeyler... Ne yaparsan, neyi tamamlamaya çalışırsan yarım kalacak olan şarkılar, resimler...Tam ortasından yırtılmış gibi duran hayatın, birleştirilemeyen fotoğrafları... Geçmeyen hisler, sancılar... Ne yaparsa yapsın silemediğin insanlar... Bir labirentten geçerken bulduğun flu gözyaşları... İşte orası... Tam orası... Hayatın bir yerd

Sevginin silinmez izleri

Sevgi canlı bir şeydir demiştim bir yazımda.Canlılık, öyle bir bütünlük ki, içinde hiçbir boşluk barındırmıyor. Bütün parçaları tam olan bir yapboz gibi. Her an faaliyet halinde olan bir yerde, boşluğun olması mümkün mü Sevginin, özellikle de emek verilen, düşünülen, hatırlanan bir sevginin her hâli doludur. Ayrılmayan, yekpâre bir bütündür. Ama ca

Vuslat

Kavuşmak bir gündüz heyecanı, bir bahar nağmesi, kocaman bir umudu insanın. İçinde yıllarca arayıp dolaştırdığı çiçek...Bir ummanın nihayetini merak ettiğinde, bulduğun bir yunus balığı belki. Rüzgârın deli deli eserken çıkardığı ses... Dalgaların kıyıya çarparken çıkardığı o muazzam yayılışı... Vapurun kıyıya yanaşırken lastiklere çarpışının iç gı