Fena!

Okumuş olmak zor... Yığınların gündelik harala gürelesi içinde kaybolup gitmek yerine "Ne oluyor yahu" diye merak edip dünyaya kulak kabartmak zor... Ya dön baba dön aynı klişeleri fikir sanacak kadar sersemleyeceksin ya da korku tüneline sokulacaksın! "Nüfus fena artıyor, bu gidiş gidiş değil" diye söylenip duracaksın mesela... "İklim kötü" diyeceksin, etrafındaki çocuklara "Yakın bir zamanda şu sahiller su içinde kalacak, dağlara kaçılacak" diye dehşet hikâyeleri anlatacaksın... Böyle programlanıyorsun çünkü ve farkına bile varmıyorsun! Bak şimdi, nereden nereye! Henüz 1960'ların sonları... Okumayı çok seven bir çocuğum... En keyifli anlarımdan biri de Kadıköy çarşısındaki French-American kitabevine bir koşu gidip Varlık Cep Dergisi almak... Sonra odama çekilip saatler boyu okuyordum. Mesela dünya nüfusunu azaltma fikrinin ağababası "Roma Kulübü" henüz yeni kurulmuştu ve Cep Dergisi sürekli onlardan bahsediyordu. Okudukça uykularım kaçıyordu. Yeryüzü ağır bir balon gibi üzerime yüklenip nefesimi tıkıyordu sanki... Bir de Herman Khan gibi fütüristler vardı dergide. "On yıl içinde petrol bitecek" diyorlardı. Her akşam aile sofrasında bu konuyu açıyordum; "Bütün işin gücün arabalar ama çok az kaldı, hepsi çöp olacak" diye çokbilmişler yapıyordum. Hep böyle sürdü... Biz gelecekten korkarken "seçkinler" palazlandıkça palazlandı. Soğuk savaş bitti, korkutmaları bitmedi. Geleceğe