Cumartesi Notları: Şiir

Şu yakınma üzer beni: "Yine moralimizi bozdun!" Hayır! Bu haksızlıktır. Kaçınırım. Tatsız şeyleri zarif biçimde söylemeye özen gösteririm. Ama bakın, şunda anlaşalım: Ölüm var mesela! Bu hakikati hatırlattığımda "Aman moral bozucu şeyler söyleme!" deyip kaçmaya çalışmanın anlamı var mı Bir de çevremde "Aferin, böyle yan gel yat!" dememi bekleyenler oluyor; "Aferin, her şeyi yanlış yap, sızlan, mızıldan ama yerinden kıpırdama!" dememi isteyenler... Öyle de çoklar ki!.. "Kalk!" diyorum, "toparlan!" Kızıyorlar. Moralleri bozuluyormuş... Böyle iyi, mesut, memnun olsalar anlayacağım. Baştan aşağı aldanmalarla kurulu bir hayat tarzı ve "bulutlu" bir zihin yapısıyla yaşayıp gidiyoruz. Fakat nereye Moda olmuş tatil merkezlerindeki olup bitenleri "yaz hayatı" sanmamız için medya elinden geleni yapıyor. Şimdi "deniz, kum, güneş" bile muteber değil. Kum zaten her yerinize yapışıyor, piyasa için oralara gidenler kuma hemen temizlenilmesi gereken pis bir şey muamelesi yapıyorlar. Çakıllardan denize girmek mi Avrupalılar bayılır ama bizim "beyaz"ların ayak tabanları acıyor; çakılı geçtim, ucuz bir şezlonga dahi burun kıvırıyorlar. Düşünün, onlar "beach club"larında mutlu olsunlar diye Maldivler'den beyaz kum getirmişlerdi Bodrum'un sosyete plajlarına... Peki günün son trendlerine göre "yazatatile gitmek" ne anlam taşıyor Tabii ki, "oradaydım" demeye... Arkana manzarayı al, gülerken fotoğrafını çek, sonra istersen