"Böyle sürmez, süremez"

İçeride ister istemez 14 Mayıs'a odaklandık. Lakin dışarısı önümüzdeki yaz ve sonbahara bakıyor... Nabızlar yüksek... Yumruklar sıkılı... Dünyanın tepe noktalarında aynı cümle yankılanıyor: "Böyle sürmez, süremez!" Bizim için de 15 Mayıs'tan sonrasını belirleyecek ipuçları bu cümle içinde saklı... Malum, Fransa sokaklarındaki hareketlilik durmak bilmiyor. Emeklilik yasası ülkenin her kentini ateşe atacak bir isyanın tetikçisi olabilir belki ama gerçek sebebi olabilir mi Belki de "Kim, neden karıştırıyor Fransa'yı" diye sormak gerek. Bana kalırsa, Macron bu konuda bir işaret verdi. Hollanda'da Nexus Institute'a gitti ve orada öğrencilere yaptığı konuşmada baklayı çıkardı: "Pandemi ve Ukrayna'daki savaş bağımsızlığımızı zayıflattı. Avrupa, ABD ile Çin arasındaki kavganın takipçileri olmamalı. Kendi kaderimizi kendimiz tayin etmeliyiz." Sürekli vurguladığım bir nokta var, malum. Birbirine bağlı fakat ayrı hatlarda ilerleyen iki çatışma alanı var... İki ajanda... Birincisi, geçen yüzyıldan kalan hesapları kapatmayı hedefliyor: Bütün dünyayı ateşe atabilecek kıvamdaki Ukrayna-Rusya savaşı ve yaklaşan global finans krizi... İkincisi, hem dünyayı, hem de insan fıtratını dönüştürmeyi hedefleyen küresel oligarşinin ajandası... Farkında mısınız bilmem; ikinci ajanda çok hızlı ilerliyor ve biz hep başımızı öte yana çevirip görmezden geliyoruz. Mesela Washington'un cinsiyet değiştirme ameliyatına rıza göstermeyen ailelerinden çocukları uzaklaştırıp devlet korumasına alınmasını sağlayacak yasayı yürürlüğe sokmak