Büyük günah işleyenin tövbesi de kabul olur...

Kelime-i şehâdet söyleyeni mümin kabûl etmelidir. Büyük günâhları varsa, bu sebeple kendilerine küfür ve nifak damgasını vurmamalıdır. Ahmed-i Nâmıkî Câmî hazretleri, (Miftâh-ün-necât) isimli kıymetli eserinde buyuruyor ki: Müslüman olmanın ilk şartı, Kelime-i şehâdet getirmektir. Hayatında ve ölürken son nefesini verirken, "Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah" diyen kimsenin, erkek olsun kadın olsun, iyi olsun kötü olsun, mümin olduğu kabul edilir. Ona hayatta iken kız verilir ve onunla evlenilir. Ona müminlerden mîras düşer. Onun mîrası da müminlere düşer. Ona müminlere âit hükümler tatbik edilir. Vefât ettiği zaman cenâze namazı kılınır. Müminlerin kabristanına defnolunur Eğer o kimse Kelime-i şehâdeti kalbi ile de tasdik ederek gönülden söyleyip ve bu hâl üzere Allahü teâlâya kavuşmuş ise, onun yeri Cennettir. Eğer kalbden söylememiş ise, münâfık olur. Zâhire göre şehâdet söylediği için, onu müminlerin ahkâmına tâbi tutarlar. Eğer nifak üzere Allahü teâlânın huzûruna varırsa, onun yeri derk-i esfel (Cehennemin en aşağı derecesi) olur. Şöyle ki; Nisa sûresinin 145. âyet-i kerîmesinde meâlen; (Muhakkak ki münâfıklar, Cehennemin en aşağı tabakasındadırlar Cehennemin dibindedirler...) buyuruldu. Kelime-i şehâdeti söyleyen bir kimseye, töhmet ve taassub (zan ve husûmet) ile "Mümin değildir" demek için kimseye müsâade verilmemiştir. Nitekim Nisa sûresinin 94. âyet-i kerîmesinde meâlen; (... Size İslâm selâmı veren kimseye, dünyâ hayatının geçici nîmet ve menfaatine göz dikerek sen mümin değilsin demeyin...) buyuruldu. Öyle ki, Kelime-i şehâdet söyleyenlerin hepsini mümin kabûl etmelidir. Büyük günâhları