Ramazan ayında çokdua ve istiğfar etmelidir...

Ramazan-ı şerîfte ve başka zamanlarda, ölülere de, dua ve istigfâr etmekle, onun için sadaka vermekle yardım etmek, imdatlarına yetişmek lâzımdır.

İnsan, bu dünyâda kalmak için yaratılmadı. Dünyada iş yapmak, çalışmak için yaratıldık. Çalışmalıyız! Çalışıp da, kazanıp da ölen bir kimse için korkacak bir şey yoktur. Hatta, böyle ölmek, bir devlet ele geçirmektir. Ölüm bir köprü gibidir. Sevgiliyi sevgiliye kavuşturur. Ölmek, felâket değildir. Öldükten sonra başına gelecekleri bilmemek felâkettir.

Ramazan-ı şerîfte ve başka zamanlarda, ölülere de, dua ve istigfâr etmekle, onun için sadaka vermekle yardım etmek, imdatlarına yetişmek lâzımdır. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki:(Ölünün mezârdaki hâli, imdât diye bağıran, denize düşmüş kimseye benzer. Boğulmak üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, meyyit de, babasından, anasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir duayı gözler. Kendisine bir dua gelince, dünyanın hepsi kendine verilmiş gibi sevinmekten daha çok sevinir. Allahü teâlâ, yaşayanların duaları sebebiyle, ölülere dağlar gibi çok rahmet verir. Dirilerin de ölülere hediyesi, onlar için dua ve istiğfâr etmektir.)

İmân ile ölenlerehatm-i tehlîlyapmak, yani 70.000 Kelime-i tevhîd okuyup, sevâbını rûhuna hediye etmek çok faydalıdır. Fakat, bu zamanda imân ile giden pek azdır.(Makâmât-i Mazheriyye)kitabında diyor ki: ''Hadîs-i şerîfte,(Bir kimse, kendisi için veya başkası için yetmişbin adet Kelime-i tevhîd okursa, günâhları affolur)buyuruldu.''

Silsile-i aliyye ismi verilen büyük âlimlerdenMazher-i Cân-ı Cânân"kaddesallahü teâlâ sirrehül'azîz" hazretleri, ömrünü uygunsuz işler yaparak geçiren bir kadının kabri yanına oturmuştu. Kabre teveccüh eyledi. Yani hâtırına başka hiçbir şey getirmeyip; yalnız onu düşündü. Bu mezârda Cehennem ateşi var. Kadının imânlı olmasında şüphe ediyorum. Rûhuna