Oğlum Paşa olsun

Müslümanların en büyük sorunu hâline gelen sekülerleşme yani diğer bir ifadesiyle tam olarak dünyevileşme hastalığı tercihlerimizi belirliyor.

Özellikle çocuklarımız hakkında vereceğimiz kararlarda fâni dediğimiz dünya yönü ağır basarak maneviyatın üstüne çıkıyor. Yani çocuklarımızı kendi ellerimizle sekülerleşmenin içine atıyoruz. Dinini dâhi unutturacak şekilde onları dünyanın ortasına bırakıyoruz. Maddi başarıları için her fedakârlığı yaparken manevi yönlerinde koca bir boşluk oluşturuyoruz. Bu ise önce aileye sonra da topluma acı faturaların çıkmasına sebep oluyor.

Bu yanlışla ilgili Müslüman ailelere en büyük uyarı Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinden geliyor. "O şefkatli valide, çocuğunun hayat-ı dünyeviye de tehlikeye girmemesi, istifade ve fayda görmesi için her fedakârlığı nazara alır, onu öyle terbiye eder. 'Oğlum paşa olsun' diye bütün malını verir, hafız mektebinden alır, Avrupa'ya gönderir. Fakat o çocuğun hayat-ı ebediyesi tehlikeye girdiğini düşünmüyor. Ve dünya hapsinden kurtarmaya çalışıyor; Cehennem hapsine düşmemesini nazara almıyor. (Lem'alar, 24.Lem'a)

Bir dönem Müslümanların içine düşmüş olduğu maddi geri kalmışlık hissi dinini ihmâl etmesine sebep oldu. Hem maddi hem manevi olarak iki kanatlı olmak yerine maneviyatın terakkiye engel olduğu düşünüldü. Bir nesil bu yanlış düşünce ve anlayıştan olumsuz etkilenerek yetişti. Son yıllarda ise AKP iktidarı ile ortaya çıkan yeni bir sıkıntı baş gösterdi. Bu sıkıntının ne olduğunu Esat Arslan'ın makalesinden paylaşıyoruz: "Değerlerin yitimi sürecine etki eden dördüncü bir dönüşüm yine kamusal olanakların İslamcılara açılmış olmasıyla ilgili. 2002 AK Parti iktidarından önce, İslamcı ailelerde "çocuğum daha iyi bir Müslüman olsun" duygusu ve yaklaşımı "çocuğum hayatta maddi olarak daha başarılı olsun" duygusundan çok daha etkili bir çocuk yetiştirme ahlakı geliştirmişti. Fakat kamusal olanaklar İslamcıların önüne açılınca, pek çok aile daha İslamcı çocuklardansa, hayatta daha başarılı çocuklar yetiştirme çabasına yoğunlaştı. İslamcılar iktidarda olduğu için, artık pek çok aile için İslam bir tehdit altında olarak algılanmaktan çıkmıştı. Yani İslam için fedakârlık yapacak nesillere duyulan ihtiyaç ortadan kalkmıştı. Ve dünyadan pay kapma çabası da, İslam açısından meşru görülen bir çabaydı. Fakat çocuk yetiştirmede İslamcı motivasyon değil de seküler motivasyon ağır basınca, yeni kuşaklar giderek daha yoğunlaşacak şekilde İslamcı dürtülerini ve hassasiyetlerini yitirir oldular. " (perspektif.online)