Hasan Koç

Yeni Asya

Unutur ve amel etmezsek

Risale-i Nur'un ders ve hakikatleri kabul, tasdik ve tatbiki gerektirir.Yapmadan ve yaşamadan nasihat vermek yerine önce kendi nefsinde uygulamayı tavsiye eder. Kendi nefsinden başlamak ve önce kendini ıslah etmek esastır. Başkalarının irşadına çıkmadan kendi nefsini irşat etme zorunluluğu vardır. Yoksa nasihat tesirsiz kaldığı gibi bazen de aksi s

Şahs-ı manevînin rızası ve izni

Risale-i Nur eserleri içerisinde yer alan Yirmi Sekizinci Lem'a'nın On İkinci Nüktesi çok özel bir konudan bahseder. Çünkü burada Bediüzzaman Said Nursî "bu defa takdirkârane değil, belki tenkidkârane" diyerek belirttiği iki hususu ifade etmektedir.Biz ise yazımızda bu ikinci hususa değinerek oradan almamız gereken dersleri hatırlayacağız. Bir kıs

Muhafazası lâzım esaslar

Risale-i Nur hizmet-i imaniyesi kendine has hususiyetleri ve esasları bulunan bir hizmettir. Kendine has meslek ve meşrebi vardır.Kendine has tebliğ ve irşad yöntemi vardır. Başkalarının tarzından ayrılan birçok belirgin yönleri bulunmaktadır. Bu yüzden Risale-i Nur ile alâkadar olanların başka dinî hizmet tarzlarını yeniden canlandırmak veya mevcu

Bir Said içinizde noksan olsa...

Risale-i Nur hizmet-i imaniyesi açık ve net esaslara dayanır. İlke ve prensipleri karışık veya karmaşık değildir. Çizgileri belirgin ve çerçevesi net çizilmiştir.Apaçık görünen hakikatleri perdelenemez, gizlenemez ve kaybedilemez. Bununla birlikte Bediüzzaman Said Nursî, söylediklerini bizzat kendisi yaşayarak hakikatlerin birer öğüt ve nasihat ola

Avusturya boykotu ve Said Nursî

5 Ekim 1908'de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 1878'den beri geçici işgali altında bulunan Bosna ve Hersek topraklarının ilhakını uluslararası antlaşmalara aykırı bir şekilde gerçekleştirmiştir.Bu girişime tepki sadece devlet nezdinde kalmayıp Osmanlı halkı da Avusturya mallarına karşı boykot başlatmıştır. Boykot mallarının başında ise Osmanlı m

"Küstüm" demeyiniz

Risale-i Nur hizmet-i imaniyesi kâinatı alâkadar eden bir mesele olduğundan onun müntesipleri de vazifenin ehemmiyeti ve büyüklüğüne göre hareket etmelidirler.Kendi şahsına göre değil vazifeye göre bir vaziyet almak durumundadırlar. Vazifenin getirdiği sorumlulukları taşıyabilmek için bazı düstur ve prensiplere sıkı sıkıya bağlanmaları gerekmektedi

Kimden ders alıyorsun

Bedüzzaman Said Nursî Hazretlerine mühim bir tüccar dostu otuz kuruşluk bir çay getirir. Üstad ise bu çayı kabul etmez. "İstanbul'dan senin için getirdim, beni kırma" deyince kabul eder fakat iki kat fiyat verir. Devamında ise tüccar dostu niçin böyle yapıyorsun, hikmeti nedir diye sorar.Bediüzzaman hikmetini açıklar. Bu açıkladığı hikmet Nur taleb

"Kusur yapanlara demiştim..."

Risale-i Nur hizmet-i imaniyesi azamî bir dikkat ve temkini gerektirir.Hizmetin ehemmiyeti ve büyüklüğü nispetinde her vazifeli şahsın da buna uygun hareket etmesi, bu kıymet ve büyüklüğe zarar getirmemesi lâzımdır. Herkes şahsı için bir düşünüyorsa hizmet-i imaniye ve şahs-ı manevî için bin düşünmelidir. İyi niyetle yapılan şeyler bile netice it

Risale-i Nur dünya işlerine alet edilmez

Risale-i Nur hizmet-i imanîyesi ile meşgul olan kimse hizmetini bir vesile ve bir araç kılarak dünyayı elde etmeye çalışmaz.Dünya maksatlarına bu yolla yürümez. Dünyayı kazanmak için böyle bir yola tevessül ve tenezzül etmez. Şahsî veya cemaatî bir menfaat için bir araya gelmekten sakınır. Eğer sakınmıyorsa yaptıkları veya yapacakları Risale-i Nur

Mısır'da, Amerika'da olsaydınız

Risale-i Nur hizmet-i imaniyesi Anadolu topraklarında yeşermiş ve bu topraklarda koca bir çınar olmuş ve sonrasında tüm dünyaya yayılmıştır.Bediüzzaman Said Nursî; "İmanı kurtarmak ve Kur'ân'a hizmet için, Mekke'de olsam da buraya gelmem lâzım, en ziyade burada ihtiyaç var. Binler ruhum olsa, binler hastalıklara müptelâ olsam ve zahmetler çeksem, y