Demokrasi hükümete düştüğü vakit

Bir kısım Müslümanlar öncelikle isminin yabancı bir kelime olmasından dolayı demokrasiye karşı yanlış bir tavır aldılar.Hâlbuki demokrasiyi; meşrutiyet, meşveret ve istişare olarak anlayıp yorumlasalardı uzun yolu kısa yapabilirdik. Bediüzzaman Said Nursi, şark aşiretlerinde yaptığı kanaatimce 'demokrasiyi talim ettirme gezisi'nin ana gündemi meşrutiyetti. Dağ ve sahrayı medrese yaparak meşrutiyetin anlaşılmasına katkı sunan Bediüzaman Said Nursi'nin meşrutiyeti bu kadar savunmasına şaşıranlar da vardı. "Meşrutiyeti pek çok i'zâm(büyütmek) ediyorsun. Eskide rey-i vâhid idi, milletten sual yok idi; şimdi meşverettir, milletten sual edilir. Millet, 'Ne için' Der; ona, 'Ne istersin' Denilir, işte bu kadar. Daha nedir, o kadar ilâveyi takıyorsun" sualini yöneltmişlerdi. Meşrutiyet sadece halkın bir şeyleri istemesi ve hükümetinde onları yapması olarak anlaşılıyordu. Demokrasi sadece millete sorma, milletin istediğini yapma ve neticede milletle hükümet arasında arz talep ilişkisi olarak görülüyordu. Fakat Said Nursi bu yetersiz ve dar anlayışı ortadan kaldırıp, demokrasi fikrini çok ileriye taşıyan yeni bir yorum getirdi. "Meşrutiyet hükûmete düştüğü vakit, fikr-i hürriyet meşrutiyeti her vecihle uyandırır. Her nev'ide, her tâifede onun san'atına ait bir nevi meşrutiyeti tevlid eder. Hatta ulemâda, medâriste, talebede bir nev'i