Kudüs-ü Şerif'in İngilizler tarafından işgâli (9 Aralık 1917)

Cemal Paşa, 6 Aralık 1914 tarihinde Şâm-ı Şerif'e gelerek karargâhını, bizim de birkaç kez konaklama imkânı bulduğumuz hâlen olduğu gibi işletilen tarihi Şam Palas Oteline kurdu. Otelin geniş arazisine de çadırlarını yerleştirdi. Hedefinde; Hindistan, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan gelecek kuvvetlerin önünü kesmek için Süveyş Kanalına hâkim olma fikri yatıyordu.

Bu harekâtta önemli rol oynayacak Teşkilât-ı Mahsûsa'nın lideri Kuşçubaşı Eşref de aldığı emir gereği Şam-ı Şerife intikal etti. Eşref, özel seçtiği seyyar müfrezelerle hazırlıklarını tamamlayarak önce, arkadan darbe yememek için Sina Çölünün giriş kapısı El-Ariş'i emniyete aldı.

Ardından hızla ulaştığı Süveyş Kanalındaki gemi trafiğini tâciz etmeye başladı. Bu tâcizler yeri geldi o kadar yoğunlaştı ki gemi trafiği durmak zorunda kalmıştı. Bununla da kalmadı, Enver Paşa'nın kendisinden istediği İngilizler hakkında istihbari bilgilere ulaşmak için, geçilemez denilen İngiliz siperlerinin arasından Süveyş'in batısına geçerek İngiliz cephesinin arkasına sızmış (Uçan Şeyh lakabı kendisine burada takılmıştır), bizzat Teşkilât-ı Mahsûsa elemanları Eczacı Vedat (Yalıntürk), Arap Kâmil ve Münime teyzeyle görüşmüş raporları elden almıştır.

14 Ocak 1915'te ordusuyla yola çıkan Cemal Paşa ise Sinâ Çölünü 11 günde geçerek Süveyş Kanalı'na ulaşmıştı. Ancak burada İngilizlerin cehennemî tedbiriyle karşılaştı. Çok şiddetli çarpışmalar yaşandı. Süveyş Kanalı yer yer birkaç kez geçilmesine rağmen İngilizlerin direnişi kırılamadı ordumuz geri çekildi.

Fakat İngilizler de Alman saldırılarından bunalan Fransa'nın bitmek bilmeyen yardım çağrılarına burada konuşlandırmaya mecbur kaldıkları 180 bin askerden dolayı cevap veremediler

İkinci Kanal Harekâtında ise taarruza geçen ordumuz 23 Nisan 1916'da Katya Muharebesinde İngilizlere ağır kayıplar verdirdikten sonra Romanî'ye kadar ilerledi. Fakat burada güçlü bir şekilde takviye edilen kat kat fazla İngiliz Birlikleriyle karşılaştı.

Ve Süveyş Kanal'ı hattına yaptığımız bu son saldırı 1916 yılının Ağustos sıcağında Süveyş Kanalı'nın yaklaşık 35 kilometre doğusunda bulunan Romani Kasabasında mevzilenmiş kalabalık İngiliz cephe hatlarına 3 Ağustos'ta başladı. Şiddetli taarruza rağmen cephe hatlarını yaramayan ordumuz sürekli takviye alan İngiliz ordusu karşısında tutunamayınca geri çekilmeye başladı. Bu çekilme tâ Gazze'ye kadar sürecekti.

Nihayet, El Ariş'in güneydoğusundaki Magdabe'de mevzilenmiş Garnizonumuz, İngiliz keşif uçakları tarafından farkedilince, oraya sevkedilen kalabalık Anzak askerleri tarafından kuşatılarak boğaz boğaza çarpışmalar sonucu 23 Aralık 1916'da garnizon komutanı Yarbay Kadir Bey'le birlikte esir edildi.

Ardından artık Filistin toprakları sayılan Telel Refah'ta ise 9 Ocak 1917 tarihinde 3. Tümenimize bağlı 31. Alay'ın 1870 kişilik mevcudu İngilizlere ağır kayıplar verdirdikten sonra 200 şehitle birlikte Alay Komutanı Yarbay İsmail Hakkı Bey dâhil esir alındı.

Zâten bir süre önce Maktâbe ve Refah'a çekilerek boşalttığımız El-Ariş'i 21 Aralık 1916'da işgal etmişlerdi. Bundan sonra muharebeler Filistin topraklarında cereyan edecekti.

İngilizlerin Romanî Muharebesini kazandıktan sonra General Sir Archibald James Morray'ın Sina Çölünü aşarak ilerlemesi İngiltere Başbakanlığını 7 Aralık 1916'da teslim alan David Lloyd George teşvikiyleolmuştur.

Levâzım Bakanlığı da yapan azılı Türk düşmanı Lloyd George, Başbakanlık görevine başlar başlamaz Mısır'daki birliklerine saldırı emri vermişti. Hâlbuki Mısır kuvvetleri başında bulunan General Morray, 2. Kanal muharebesi sonrası çekilen Türk Ordusunun ardından, Mısır ve Süveyş'in artık bir saldırıya uğramaması için savunma tedbirlerini almakla yetinmişti.

İlerleme emri alan İngiliz Birlikleri yukarıda bahsettiğimiz gibi Gazze sınırına dayanmıştı. Bu arada Lloyd George, kendi oluşturduğu savaş kabinesinin en önemli üyesi İngiltere Genelkurmay Başkanı Sir William Robertson'dan, Kudüs'ün ele geçirilebilmesi için Filistin topraklarının işgâl edilmesinin olumlu-olumsuz etkileri ne olur konusunda detaylı bir rapor istedi.

Robertson, Lloyd George'un kendisinden talep ettiği Kudüs'ü ele geçirmeye dönük Filistin harekâtına ilişkin raporu 29 Aralık 1916'da başbakana sundu.

Genel Kurmay Başkanına göre bu işgâlin stratejik açıdan önemli getirileri olacaktı. Öncelikle Filistin'in ele geçirilmesi, İngiltere'nin bölgedeki saygınlığını artıracak, 1916 Haziran'ında yine kendileri tarafından başlatılan Arap isyanını canlandıracak, taraftarları artacak, Arabistan Türklerden sökülüp alınacaktı.

Bu plan gereği General Murray, Türklerin 1917'nin Mart ayı başlarında savunulması kolay olmayacak Şelâle Bölgesinden çekilerek daha mukavemetli savunma hattı olan Gazze-Birüssebi hattında sağlam cephe oluşturan Türk Askerini imha etmek maksadıyla Gazze'ye 26 Mart 1917'de saldırı emri verdi.

Birinci Gazze Muharebesi denen bu savaşta kazanan taraf Türkler olmuştu. Yoğun çatışmanın ardından yaptıkları taarruz karşısında İngilizler savaş bölgesinden kaçırmayı başardılar.