İyilik

ŞARKICI Emirkan, Merter Tozkoparan'da birbirimizden habersiz geçirdiğimiz çocukluğun izlerini taşır. Kocaman bir yüreği vardır, yaşadığı yoksul yılların acısını çıkarmak yerine empati yapar ve ihtiyacı olan birini gördüğü zaman harekete geçer. Yokluk; onun gizli yarasıdır ve bildim bileli iyilik gemisinin kaptanıdır. Emirkan eşi eşi ve çocuklarıyla birlikte 3 gün önce Bodrum'da bir restoranda yemek yiyordu. Hayatını çiçek satarak kazanan 70'li yaşlarda bir kadın masaya yanaştı. "Çiçek alır mısınız" Emirkan için iskeleye bir yolcu yanaştı sanki, kadının yüzüne baktı, "Mona Lisa'nın tablo olmamış hali. Bu gizemli kadına "masamıza oturmak ister misiniz" dedi. Kadın tüm zarafetiyle, "mutlu bir masayı rahatsız etmek istemem" diye karşılık verdi. Emirkan diretince kadın "benim dertlerim sizi sıkar" dedi. Kadının üzerindeki giysiler eskimiş ve solmuştu ama hayatın görkemli elbisesini fark etmek zor değildi. Emirkan "benim çocuklarımın sizin hayatınızdan alacağı dersler olacaktır eminim. Lütfen oturur musunuz" deyince kadın masaya oturdu. Kadının yaşındaki insanlar için günün uykusu çoktan gelmişti de Emirkan'ın çocukları Şan ve Bengisu'nun meraklı gözleri için masaya bir masal kitabı geldi sanki. Bodrum'da çiçek satarak geçinen kadın eşini 40 yıl önce kaybetmişti. Hiç kimsesi yoktu, bir kadın arkadaşıyla birlikte kirada oturuyor, 2 bin 500 liralık kirayı bölüşüyordu. Kadının yüzünde çizgiler çoktu ama hayatın insafsız sınavında küskünlüğe yer yoktu, gülümseyerek "geçinip gidiyorum" dedi. Emirkan, "eğer incinmezseniz bütün gülleri satın almak istiyorum" dedi, kadın teşekkür etti ve evine erken gidebilmek için yola koyuldu. Kadın masadan kalkınca eşi Serap, Emirkan'a "gel peşinden gidelim" dedi, "o kadının 3 aylık kirasını biz ödeyelim." Kadını yoldan çevirdiler durumu anlattılar ama kabul etmedi. "Siz bana zaten yeteri kadar iyilik yaptınız!" Emirkan ve eşi "yerini bulan bir iyilikten duyacağımız huzuru bizden lütfen esirgemeyin"