Ah çocuklar ah!

ÇOCUKLAR için uçurtma mevsimi olmalıydı, bir ayakları bulutlarda öbür ayakları yerde. Varsın bilgisayarları olmasın nasılsa sokaklar bilgi sarayı. O zamanlar da yoksulluk vardı ama büyükler umutları onarırdı. Özgürlük ve cesaret sonuna kadar! Analar çocuklarını korkuyla büyütüyor şimdi ya da çabuk yaşlanan çocuklar korkuyu büyütüyor. Çoğu kendi topraklarında göçebe. Sokak aralarında çeteler kurulmuş, uyuşturucunun bu kadar kolayca satıldığı bir dönem hatırlamıyorum. Adımlar kan revan olmuşken bu gidişle onları ölüm paklar. Oysa bizim çocukluğumuzda bütün çocukların anayurduydu sokaklar. Hafta sonu çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği Merter Tozkoparan'daydım. Bakımsız evleri ve yüzleri solgun bilekleri jiletli gençleri görünce içim sızladı. Afganlılar uyuşturucu pazarı kurmuşlar. Leblebi gibi sentetik uyuşturucu satılıyor ve imalat da evlerde yapılıyor. Çaresizliğe ve yoksulluğa karşı verilen mücadele yetmezmiş gibi yeni umutların el ve dil değiştirdiğini öğrendim. "Biz böyle bırakmamıştık buraları" dedim. Ardından da "bu çukurları açanlar içlerine dolduracakları çocukları bulmuş" diye haykırdım. Eskiden kitap okuyan arkadaşlarım bile "boşuna masal okuyorsun" dediler. Neleri eskitmedi ki zaman ama zamanın çocukları bu kadar kolay harcamasına izin verilmemeliydi. Eskiden yaz mevsimine girerken içim başka olurdu da artık yürekler de şaşırıyor mevsimleri. Denizler "gel beni yaz" diyor, oysa bakıyorum da ne denizler eskisi kadar mavi ne bulutlar beyaz! Çocukların ufku da güneşe kapalı, belli ki yine karamsar geçecek bu yaz! Bir ülkenin en ağır yenilgisidir çocuklar. Oysa bir zamanlar kötüler de çocuktu ve onların yaptıkları ilk iş içlerindeki çocuğu erken öldürmek oldu. O yüzden vicdanlar öldükçe yeryüzü gökyüzünün gönlünü alamaz. Alıştıra alıştıra Kara sevdalı yaptın Bu yangın yüreğimi İnsafına bıraktım Gururum benden deli Yüreğim benden mağrur Aşka hizmete mahsus Gözlerimdeki yağmur Senin için ben